Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/2468 E. 2009/5770 K. 28.09.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2468
KARAR NO : 2009/5770
KARAR TARİHİ : 28.09.2009

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirkete ait, davalılara kasko sigortalı aracın çalındığını, başvuruya rağmen davalı sigorta şirketince ödeme yapılmadığını belirterek, 24.000.00 YTL sigorta tazminatının, 14.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, olay tarihi itibariyle ilk prim ödenmediğinden, TTK.’nun 1295. maddesi uyarınca müvekkili şirket sorumluluğunun başlamadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, poliçede primlerin taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı, sigortalı aracın çalınma tarihi 02.02.2006 olup, ilk prim ödemesinin 04.02.2006 tarihinde yapıldığı ve TTK.’nun 1295. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun başlamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı aracını, 02.12.2006 günü öğle saatlerinde park edildiği, 03.12.2006 günü saat 08.30 civarında aracın çalındığı fark edilerek aynı gün hırsızlık müracaat tutanağı düzenlendiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sigorta hukukunda kural olarak, sigorta sözleşmesinin meydana geLmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. Sigortacının sorumluluğunun başlıyabilmesi için TTK’nun 1282 ve 1295 maddeleri hükmünce, kazadan önce primin tamamının veya ilk taksidin ödenmiş olması zorunludur. Ancak; prim peşinatının rizikodan önce yatırılmaması nedeniyle sigortacının sorumluluğunun TTK.’nun
1295/3. madde hükmü uyarınca başlamadığı hallerde, sigortacının olaydan ve ihbardan, diğer anlatımla rizikoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve bir ihtarla da sözleşmeyi feshetmemesi hallerinde, sigortacının sözleşmeyi ayakta tutması karşısında, tahsil öncesi gerçekleşen rizikodan sorumludur.
Ayrıca, bir sigorta sözleşmesinin bitmesinden sonra, aynı taraflar arasında, yeni bir sigorta poliçesi düzenlenmesi, ilk sigortanın devamı niteliğinde olmayıp, yeni bir poliçe olarak kabul edilmesi gerekir. (TTK’nun madde 1294 ve 1295)
Somut olayda, taraflar arasındaki önceki dönem sigorta sözleşmesi sona erdikten sonra, davacının isteği üzerine 2.12.2006-2.12.2007 dönemini kapsayacak biçimde 2.12.2006 tarihinde poliçe düzenlenerek davacıya teslim edilmiştir. Bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, prim peşinatının zamanında yatırılıp yatırılmadığı, davalı sigortacının sorumluluğunun başlayıp başlamadığı noktasında toplanmaktadır.
Sigorta poliçesinde primin ilk taksidinin 2.12.2006 tarihinde 227.00.YTL’lik olarak peşin, geriye kalan kısmının ise, 5 taksit ve 136.00.YTL’şer halinde ödeneceği belirlenmiş, poliçede peşin olarak ödeneceği kararlaştırılan 227.00.YTL ilk taksidin ödenmesi için 2.12.2006 tarihli prim tahsilat makbuzu kesilmiş, ilk taksit 4.12.2006 tarihinde ödenmesi üzerine tahsilat makbuzu iptal edilmiş, kalan 5 taksidin tamamı ise 4.1.2007 tarihinde sigortanın acentesine ödenmiştir.
Ayrıca, hırsızlık ihbarı davalı sigorta şirketine bildirilmiş olup, sigorta şirketi 4.1.2007 tarihli cevabı yazıda prim taksidi hırsızlık olayından sonra yatırıldığından araç bedelinin ödenemeyeceği bildirmiştir. Ne varki, davalı sigorta bu yazıya rağmen, ilk taksidi 4.12.2006 ve diğer taksitleride 4.1.2007 tarihlerinde tahsil edildiği, diğer bir anlatımla, rizokoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve ihtarla sözleşmeyi feshetmemesi,sözleşmeyi benimsediğini göstermektedir. Kaldı ki, taraflar arasında sözleşme yapılırken 2.12.2006 tarihli prim tahsilat makbuzuda kesilmiş, 4.12.2006 tarihide prim ödenmekle makbuz iptal edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, rizikonun teminat kapsamında kaldığından işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre, TTK’nun 119. maddesine göre, acente aracılıkta bulunduğu işlemleri müvekkili namına yaptığından doğrudan sorumluluğu bulunmamaktadır. Davada, asıl borçlu sigorta şirketi aleyhine dava açıldığına göre, acente hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan hususların bozma nedeni yapılmamasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.9.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.