Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2009/10602 E. 2010/5445 K. 14.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/10602
KARAR NO : 2010/5445
KARAR TARİHİ : 14.06.2010

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (3.kişi) vekili, … 8.İcra Müdürlüğünün 2009/4724 Esas sayılı dosyasından, borçlu aleyhine yapılan takip sırasında, müvekkiline ait Berat Optik adlı işyerinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, işyeri ve mahcuzların tümünün müvekkiline ait olup, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, takip borçlusunun işyerinde bir süre sigortalı işçi olarak çalıştığını ileri sürerek, mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, ödeme emrinin haczin yapıldığı adreste borçluya bizzat tebliğ edildiğini, haciz anında borçluya ait evrakların bulunduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuş ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı borçluya dava dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Mahkemece, toplanan delillere göre; takip borçlusunun davacı 3.kişi yanında sigortalı işçi olarak çalıştığı, haciz yapılan işyerinin davacı adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile … 8.İcra Müdürlüğünün 2009/4724 Esas sayılı dosyasından 10.8.2009 tarihinde haczedilen menkullerin davacı 3.kişiye ait olduğunun tespitine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
1- Dosya kapsamından, davalı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki hukuki ilişkinin temelini oluşturan borcun kaynağının 27.6.2008 tarihli protokole dayandığı ve dava dışı kişi (diğer takip borçlusu … …) ile davalı alacaklı arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan bu protokolü davalı borçlunun müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduğu anlaşılmaktadır.
İcra dosyasına göre; takip talebinde yazılı borçlu adresi ve haciz yapılan adresler de aynı olup, dava dilekçesindeki “davalı borçlunun Nisan/2009 tarihine kadar işyerinde sigortalı olarak çalıştığı” iddiasının aksine ve bu tarihten sonra, ödeme emri de 08.5.2009 tarihinde aynı adreste davalı borçluya bizzat tebliğ edilmiştir. Yine, haciz sırasında davalı borçlu da işyerine gelerek hazır bulunmuş ve işyerinde, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinden sonraki tarihleri içeren borçluya ait PTT ve Noter tebligat belgeleri ile banka hesap bildirim evrakı da bulunmuştur. Bu durumda, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. Karinenin aksinin 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir. Öte yandan, aynı işyerinde borcun doğum tarihine çok yakın bir tarih sonrasında ticari faaliyete başlayan davacı 3.kişi ile davalı borçlunun gayri resmi olarak birlikte yaşadıkları ve 2009 doğumlu müşterek bir çocuklarının bulunduğu, ayrıca, davalı borçlunun yurt içi ikamet adresinin haciz yapılan adres olduğu da mevcut nüfus kayıtlarıyla sabittir.
Bütün bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde; davacı 3.kişi ile davalı borçlu arasında muvazaaya dayalı bir ilişki bulunduğunun ve davanın danışığa dayalı olduğunun kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Kabule göre de; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olduğundan, “mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde “menkullerin davacı 3.kişiye ait olduğunun tespitine” şeklinde hüküm kurulmuş olması da isabetli değildir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı (alacaklı)’ya geri verilmesine 14.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.