Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2007/4700 E. 2007/3510 K. 08.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/4700
KARAR NO : 2007/3510
KARAR TARİHİ : 08.11.2007

-Y A R G I T A Y İ L A M I –

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili davalı …’ın davalı …’e verdiği bono nedeniyle yapılan icra takibinde taşınmaz satışına karar verildiğini, davalı…’ın vesayet altında olduğunu, eşi ve çocuklarını mirasından mahrum bırakmak için anılan takibe konu bononun verildiğini belirterek öncelikle takipte verilen satış kararının durdurulmasını ve icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava açma hakkının ancak kısıtlının yasal temsilcisine ait olduğunu bu nedenle davacıların dava açma haklarının bulunmadığını, kısıtlının yasal temsilcisi olan annesi ile kaldığını ve görevlerini de eksiksiz yerine getirdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili de davacıların dava açma hakları bulunmadığını ihtiyati tedbirin “paranın alacaklıya ödenmemesi” şeklinde olması gerektiğini oysa satışın durdurulduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve cevap vermemiştir.
Mahkemece, menfi tespit davasının takip borçlusu tarafından açılabileceğini, somut olayda bu hakkın davalı … Erdal vasisi tarafından kullanılabileceğini belirterek husumet nedeni ile davanın reddine ve %40 oranında tazminatın davacılardan alınarak alacaklı olan davalı …’e verilmesine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ileride doğacak miras hakkını bertaraf etmeye yönelik yapılan bono tanzimi işleminin ve bonodan dolayı yapılan takibin iptali istemine ilişkindir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, davacıların dava açma yetkileri bulunmamasına ve mahkemece de bu yönün gözönüne alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davacılar vekilinin tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince; temyiz, İİY’nın 72/IV. Fıkrasında düzenlenen %40 tazminata ilişkindir. Anılan maddedeki dava, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davası olup dördüncü fıkrada düzenlenen tazminat da ancak borçlu tarafından açılmış bulunan davalarda haksız çıkması durumunda alacaklı lehine hükmedilebilecek bir tazminat olduğundan takipte taraf sıfatı bulunmayan davacıların açtığı ve husumet nedeniyle reddine karar verilen davada davacılar aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün bu nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 08.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi