Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2006/4878 E. 2006/7678 K. 09.10.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/4878
KARAR NO : 2006/7678
KARAR TARİHİ : 09.10.2006

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Kadastro sırasında 114 ada 2 parsel sayılı 4814,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz üzerinde zilyetlerinin zilyetlik süresinin 20 yılı doldurmaması nedeniyle hazine adına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde … kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 4193,38 metrekarelik kısmın davacı … adına, geri kalan kısmın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşımazın davacı adına tesciline karar verilen bölümü üzerinde tesbit günü itibariyle davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesindeki taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Tapusuz bir taşınmazın zilyedi adına tesciline karar verilebilmesi için zilyetliğinin aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla olmak üzere 20 yıla ulaşması ve ayrıca maddi olaylarda sayılan zilyetlik ve sürdürülüş biçiminin tanık ve diğer delilerle kanıtlanması gerekir. Ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmazın öncesinin mera yada devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğuna yer verilmemiştir. Ne varki, bilgisine başvurulan yerel bilirkişi ve tanık sözleri uyuşmazlığın çözümüne elverişli olmaması yanında ifadeler arasındaki çelişkinin giderilmesine de çalışılmamıştır. Dinlenen yerel bilirkişi 1964, davacı tanıklarından … ise 1974 doğumlu olup yaşları itibariyle taşınmazın öncesinin ne olduğu kimin zilyet ettiği ve zilyetliklerinin süresi ve sürdürülüş biçimi yönünden yeterli bilgiye sahip oldukları söylenemez. Gerek yerel bilirkişi ve gerekse tesbit bilirkişileri taşınmazın davacıya dedesinden kaldıklarını duyduklarını ve fakat kendilerini bildik bileli boş durduğunu ve davacının zilyetliğini görmediklerini bildirmelerine karşın, dinlenen tanıklar ise davacının 20 yılı aşkın süre ile zilyet olduklarını söylemişlerdir. Usulün 259 maddesinde taşınmazla ilgili davalarda yerel bilirkişi ve tanıkların mahallinde dinleneceği öngörülmüştür. Mahkemece bu ilke göz ardı edilerek tanıkların duruşmada dinlenmiş olmaları da bu bakımdan doğru bulunmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, taraflardan taşınmazı ve öncesini iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ile tüm tesbit bilirkişileri ve taraflarca gösterilecek tanıklar eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin mera yada devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı değilse davacıya kimden kaldığı,davacının ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve özellikle sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenmesi gerektiği ilkesine uyulmalı, taşınmazın tutanakta cinsinin arsa olarak yazıldığı gözetilerek 4814.35 metrekare yüzölçümlü ve de köy içerisinde bulunan bir yerin arsa olarak nitelendirilemeyeceği değerlendirmede dikkate alınmalı, bu arada davacının taşınmazı tarımsal amaçla kullanmaması halinde fiili zilyetliğinin ne şekilde tezahür ettiği bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalı, terk durumu varsa süresi ve haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı konusunda yine bilirkişi ve tanıklardan bilgi alınmalı, gerektiğinde yukarıda açıklanan hususlarla ilgili olarak komu parsel malik yada zilyetliğinin tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmalı, fen bilirkişisine önceden olduğu gibi raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Davalı hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 9.10.2006 BOZULMASINA tarihinde oybirliğiyle karar verildi.