Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/8922 E. 2019/16622 K. 24.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8922
KARAR NO : 2019/16622
KARAR TARİHİ : 24.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
A-Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin incelenmesi neticesinde;
06/05/2015 tarihinde verilen kararı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 310/3. maddesinde öngörülen yasal bir aylık temyiz süresinden sonra 19/06/2015 tarihinde temyiz eden üst Cumhuriyet Savcısının temyiz isteğinin aynı Kanun’un 317. maddesi gereğince tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,
B-Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesi neticesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 22.01.2013 günlü, 2012/1431 Esas ve 2013/18 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “Sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 58/6-7 maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine” denilmiş olması ve 5275 sayılı Kanun’un 108/2. maddesinde, “Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınacak cezanın en ağırından fazla olamaz” hükmü uyarınca tekerrüre esas alınacak ilamın infaz aşamasında belirlenebilecek olması karşısında, hükümde tekerrüre esas alınacak ilamın gösterilmemesi bozma nedeni yapılmamış ve tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanığın atılı konut dokunulmazlığının ihlali eylemini hakkında suç duyurusunda bulunulan … ile birlikte işlediği kabul edildiği halde hakkında TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, ve yine T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik ve Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinin 4, 5 ve 6. fıkralarına göre, denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olup, mahkumiyet hükmünde, mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik süresinin belirlenmesi,
Bozmayı gerektirmiş, … müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkarılarak yerine “T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına” cümlesinin eklenmesi ve hüküm fıkrasından “Cezanın infazından sonra 1 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” cümlesinin çıkarılarak yerine “Cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C-Sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hükmün temyiz incelemesi neticesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık hakkında Turhal Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 08/09/2014 tarihinde düzenlenen iddianamede TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasının talep edilmediği ve sanığa TCK’nın 143. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen CMK’nın 226. maddesine uygun biçimde ek savunma hakkı verilmediği halde anılan maddenin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı ve hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve tekerrür nedeniyle hükümlünün ceza evinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkûmiyet hükmünde açıkça hangi hüküm nedeniyle kişinin mükerrir sayıldığı ve hangi mahkûmiyetin tekerrüre esas alındığının belirtilmesi gerektiği halde gösterilmemesi,
3-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik ve Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinin 4, 5 ve 6. fıkralarına göre, denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olup, mahkumiyet hükmünde, mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik süresinin belirlenmesi,
4-Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, ve yine T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 24.12.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.