Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/7942 E. 2019/7167 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7942
KARAR NO : 2019/7167
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEME KARARI : İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2014 tarih, 2014/625 Esas ve 2014/891 Karar
HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇ : Hırsızlık

Sanık … hakkında hırsızlık suçundan yapılan yargılama sonucunda; 5237 sayılı TCK’nun 142/2-b, 168/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasına ilişkin İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2014 tarih, 2014/625 Esas ve 2014/891 Karar Karar sayılı kararına ilişkin sanığın temyizi üzerine;
Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 22/11/2018 tarih, 2016/16992 Esas ve 2018/14934 Karar sayılı kararıyla;
Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Somut olayda, sanık …’nın satın alandan elde ettiği parayı soruşturma makamlarına teslim etmemesi karşısında, etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK’nun 168/1. maddesi ile cezalarda indirim yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından, hüküm tarihine kadar yapılan yargılama gideri toplamı, 5271 sayılı CMK’nun 324/4. maddesine atıfta bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi
gereken tutar olan 20,00 TL’den az olduğu halde sanığın payına düşen 13,50 TL yargılama gideri sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin miktarından az olması halinde, Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre, sanık …’nın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usûl ve kanuna uygun bulunan hükmün, tebliğnameye kısmen uygun olarak ONANMASINA, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18/04/2019 tarih ve 2019/18642 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
Sanık … hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 22/07/2014 tarihli,2014/26438 esas sayılı iddianamesiyle hırsızlık suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli, 2014/625 Esas, 2014/891 Karar sayılı hükmüyle 5237 Sayılı Yasa’nın 142/2-b, 168/1, 62, 53, 58. maddeleri uyarınca sanığın 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilip, sanık hakkında ayrıca Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/518 Esas, 2005/1374 Karar sayılı ilamı ile verilen hapis cezasına ilişkin ilam nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 58/6. maddesinde yer alan ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, bu mahkumiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve 06/10/2016 tarihli tebliğname ile DÜZELTİLEREK ONAMA talebiyle dosya Yüksek 17.Ceza Dairesine gönderilmiştir. Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 22/11/2018 gün, 2016/16992 Esas, 2018/14934 Karar sayılı ilamıyla; “Hükmün ONANMASINA” karar vermiş, Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerine yapılan inceleme sonucunda, açıklanacak gerekçelerle sanık lehine itiraz etme zorunluluğu doğmuştur.
İTİRAZ NEDENLERİ:
İtiraza konu olayda, Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasındaki Uyuşmazlık, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesinde düzenlenen ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinin 3. fıkrasındaki “İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlünün koşullu salıverilmeyeceğine” ilişkin hükmün uygulanabilmesi için; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulandıktan sonra tekrar suç işleyerek ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiği, sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/518 Esas ve 2005/1374 Karar sayılı ilamında sanık hakkında 765 sayılı TCK’nun 81/2-3. maddesi uyarınca uygulama yapıldığı ve 5275 sayılı Kanun’un 108/3. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı nazara alınarak mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58/7. maddesi gereğince “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesi gerekirken, ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi tutulmasına ve 5275 sayılı Yasa’nın 108/3. maddesi uyarınca koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği, belirtilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
“Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin, 22/11/2018 gün, 2016/16992 Esas ve 2018/14934 Karar sayılı ONAMA kararının kaldırılarak, sanık … hakkındaki İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli, 2014/625 Esas, 2014/891 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan hüküm fıkrasındaki 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesinin uygulanmasına ve 5275 sayılı Yasa’nın 108/3. maddesi uyarınca koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin kısmın çıkarılarak “Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/518 Esas, 2005/1374 Karar sayılı ilamı gözetilerek sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58/7. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmesi, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığına tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur.” şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Sanığın tekerrüre esas alınan sabıka kaydındaki Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2010 tarih, 2005/518 Esas ve 2005/1374 sayılı ilâmı ile sanığın 765 sayılı TCK’nun 492/7, 81, 40 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ancak sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı, dolayısıyla sanığın mükerrir olduğu sabit olmakla beraber sanık hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağından bahisle Dairemizin düzeltilerek onama kararının değiştirilmesi talep edilmiştir.
KARAR;
5377 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile TCK 7. maddesine eklenen 3. fıkra karşısında; sanık hakkında 2. defa tekerrür hükümlerinin uygulanması için her iki suçun da suç tarihlerinin, 08.07.2005’ten sonra olması gerektiği, İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/625 Esas ve 2014/891 Karar sayılı ilamında TCK’nun 58. maddesinin uygulandığı, TCK’nun 58. maddesine esas alınan ilamın Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2010 tarih, 2005/518 Esas ve 2005/1374 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyete konu suç tarihinin 22/03/2005 olduğu ve ayrıca zaten bu ilamda tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı, bu nedenle sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2019 tarih ve 2019/18642 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan İTİRAZIN KABULÜNE, Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 22/11/2018 tarih, 2016/16992 Esas ve 2018/14934 Karar sayılı ilamı ile sanık … hakkında hırsızlık suçundan verilen onama kararının KALDIRILMASINA,
Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Somut olayda, sanık …’nın satın alandan elde ettiği parayı soruşturma makamlarına teslim etmemesi karşısında, etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK’nun 168/1. maddesi ile cezalarda indirim yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından, hüküm tarihine kadar yapılan yargılama gideri toplamı, 5271 sayılı CMK’nun 324/4. maddesine atıfta bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20,00 TL’den az olduğu halde sanığın payına düşen 13,50 TL yargılama gideri sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin miktarından az olması halinde, Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5377 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile TCK 7. maddesine eklenen 3. fıkra karşısında; sanık hakkında 2. defa tekerrür hükümlerinin uygulanması için her iki suçun da suç tarihlerinin, 08.07.2005’ten sonra olması gerektiği, İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/625 Esas ve 2014/891 Karar sayılı ilamında TCK’nun 58. maddesinin uygulandığı, TCK’nun 58. maddesine esas alınan ilamın Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2010 tarih, 2005/518 Esas ve 2005/1374 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyete konu suç tarihinin 22/03/2005 olduğu ve ayrıca zaten bu ilamda tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı, bu nedenle sanık hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, sadece 2. kez mükerrir olanlar için uygulanabilen ve sanık … için kurulan hükümde “f” bendinde yer alan, 5275 Sayılı Yasanın 108/3 maddesi uyarınca koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmasına YER OLMADIĞINA, şeklinde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık … için kurulan hüküm fıkrasından, “5275 Sayılı Yasa’nın 108/3. maddesi uyarınca koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmasına YER OLMADIĞINA” cümlesini içeren “f” bendinin çıkartılması suretiyle eleştiri dışında, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.