Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/6066 E. 2019/9937 K. 24.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6066
KARAR NO : 2019/9937
KARAR TARİHİ : 24.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Elbirliği ile malik olunan mal üzerinde hırsızlık suçundan sanıklar … ile …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 144/1-a, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/12/2017 tarih, 2017/172 Esas ve 2017/763 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 28/11/2018 tarih ve 94660652-105-34-11090-2018 Kyb sayılı Kanun Yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05/12/2018 tarih ve 2018/98187 sayılı ihbarnamesiyle dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istem yazısında;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile üçüncü fıkrasında yer alan “Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresi madde metninden çıkartılarak, yargılama konusu bir hukukî ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla hırsızlık gibi etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen şikâyete tâbi suçların uzlaştırma kapsamına alındığı, bahse konu kanun değişikliğinin karar tarihinde yürürlüğe girmiş olması karşısında, Mahkemece 5271 sayılı Kanun’un 254/1. maddesindeki “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukukî durumunu takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur, denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile CMK’nun 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin madde metninden çıkarılmış olması sebebiyle, CMK’nun 253/2. fıkrası gereğince TCK’nun 144/1-b maddesinin de uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi uyarınca, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nun 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usullere göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre, sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeksizin yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usül ve yasaya aykırıdır.
İnceleme konusu somut olayda:
Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/07/2009 tarih ve 2009/676 numaralı iddianame ile sanıklar hakkında iddianame düzenlendiği ve İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih, 2017/172 Esas ve 2017/763 Karar sayılı kararı ile sanıkların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 144/1-a, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararın kesin olduğunun belirtildiği, sanıklar tarafından kanun yararına bozma yoluna gidilmesi talepleri neticesinde yapılan inceleme sonucu İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığın’ca 24/07/2018 tarihli yazılarına istinaden de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 28/11/2018 tarihli talepleri üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05/12/2018 tarih ve 2018/98187 sayılı ihbarnamesiyle kanun Yararına Bozma talebinde bulunulduğu, anlaşılmıştır.
Yapılan incelemede;
02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile CMK’nun 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin madde metninden çıkarılmış olması sebebiyle, CMK’nun 253/2. fıkrası gereğince TCK’nun 144/1-b maddesinin de uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi uyarınca, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nun 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usullere göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre, sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeksizin yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Ayrıca,
Sanıkların eylemine uyan TCK’nun 144/1-a maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunuun gerektirdiği cezanın miktarı, türü ve üst sınırına göre, TCK’nun 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıl asli dava zamanaşımı süresinin, zamanaşımını son kesen sebep olan sanıkların savunmalarının alındığı 18/11/2009 tarihinden 19/12/2017 tarihli karar tarihine kadar geçmiş bulunması karşısında düşme kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde de isabet görülmemiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
“Sanıkların eylemine uyan TCK’nun 144/1-a maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun gerektirdiği cezanın miktarı, türü ve üst sınırına göre, TCK’nun 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıl asli dava zamanaşımı süresinin, zamanaşımını son kesen sebep olan sanıkların savunmalarının alındığı 18/11/2009 tarihinden 19/12/2017 tarihli karar tarihine kadar geçmiş bulunması karşısında düşme kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi” karşısında, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih, 2017/172 Esas ve 2017/763 Karar sayılı hükmünün CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar … ile … hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, dosyanın adı geçen mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 24/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.