Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/2507 E. 2019/5698 K. 17.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2507
KARAR NO : 2019/5698
KARAR TARİHİ : 17.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık ve suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın, tel örgüyle çevrili alan içerisinden güvenlik kamerası ile otomatik kapı kablosunu keserek çalmaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 142/1-e maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 142/1-b maddesi ile hüküm kurulması, sonuca etkili görülmediğinden; hak yoksunluklarına hükmedilirken yanılgılı hüküm kurulmuş ise de, mahkumiyetin kanuni sonucu olarak infaz evresinde resen ve doğru olarak, TCK’nun 53. maddesinin 1 ila 3. fıkralarında öngörüldüğü biçimde uygulanması mümkün görüldüğünden ve Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibari ile infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargılama giderinin iştirak halinde suç işleyen sanıktan ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin kararda açıklama yapılmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,
./..

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, yargılama giderinin sanıktan payı oranında ayrı ayrı tahsil edilmesine karar verilmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça sürüklenen çocuğun, tel örgüyle çevrili alan içerisinden güvenlik kamerası ile otomatik kapı kablosunu keserek çalmaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 142/1-e maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 142/1-b maddesi ile hüküm kurulması,
2-5237 sayılı Yasa’nın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nun 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Yasa’nın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.
Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza Hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur.
Somut olayda ise iştirak halinde suç işleyen sanık … hakkında “Suçun işleniş şekli meydana gelen zararın ağırlık ve derecesi, failin kusuru ve güttüğü amaç” gerekçesi ile temel ceza alt sınırdan 2 yıl olarak belirlendiği halde suça sürüklenen çocuk … hakkında aynı gerekçe ile temel cezanın teşdiden 2 yıl 6 ay olarak belirlendiği; suçun işlenişine sanıktan farklı bir katkısı, saik ya da amacının olduğuna dair dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi olmayan suça sürüklenen çocuk hakkında temel cezanın teşdiden belirlenmesine dair yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Yargılama giderinin iştirak halinde suç işleyen suça sürüklenen çocuktan ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin kararda açıklama yapılmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 17.04.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.