Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/1523 E. 2019/4037 K. 26.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1523
KARAR NO : 2019/4037
KARAR TARİHİ : 26.03.2019

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : …
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAMEDEKİ İSTEK : Onama

Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
Hükümler kurulmadan önce 05/08/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nun 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı yedi gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş gün olarak değiştirildiği; ancak bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtaydan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nun 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gerektiği ve 1412 sayılı CMUK’nun 310. maddesi uyarınca da temyiz süresinin bir hafta olduğu gözetilmeden suça sürüklenen çocuk müdafiine tefhim edilen kararda temyiz süresinin 15 gün olduğu belirtilmek suretiyle yanıltıcı ifade kullanılmış olması, kanun yoluna ilişkin süreler konusunda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanun’unda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’unda farklı düzenlemelere yer verilmesi, 7035 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra temyiz süresi konusunda tereddütler oluşması ve ilk derece mahkemelerince yanıltıcı ifadeler kullanılmasının, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/10/2015 günlü, 2015/11-120 Esas ve 2015/313 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, avukatlar da dahil olmak üzere başvurucuların kanun yolunda yanılmalarına sebep olduğu gibi, Anayasa Mahkemesinin 09/06/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/4987) ve 22/09/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/1382) kararlarına göre de bu durumun adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde bulunması nedenleriyle, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nun 168/2. maddesinin, aynı Kanun’un 31/3. maddesinden önce uygulanması suretiyle TCK’nun 61/5. maddesine aykırı davranılması, sonuç ceza değişmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozma ilamına, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmelerde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Önceki hükümler suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmiş olduğundan, suça sürüklenen çocuğun lehine olan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama giderlerinin suça sürüklenen çocuğa yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından yargılama giderlerine ilişkin kısmın çıkartılıp yerine “Yargılama giderlerinin Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasına” cümlesi eklenmek suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26/03/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.