Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2019/13493 E. 2019/16957 K. 23.12.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/13493
KARAR NO : 2019/16957
KARAR TARİHİ : 23.12.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık … hakkında müşteki …’ya yönelik hırsızlık suçundan dava açılmasına rağmen mahkemece sehven karar verilmemiş ise de; zamanaşımı süresince karar verilmesi olanaklı görülmüştür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/12/2016 tarih, 2013/13-482 Esas ve 2016/242 Karar ile 13/06/2017 tarih, 2017/6/654 Esas ve 2017/333 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, müşteki …’ın zararının diğer sanık …’ın eşi tarafından karşılandığı, sanık …’ın tazmin hususunda bir gayret içine girmediği, suça konu paranın iadesine dair herhangi bir aktif davranış sergilemediği, diğer sanık …’ın iade iradesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir bilgi ve delil de bulunmadığı anlaşıldığından, hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığının kabulü ile tebliğnamade bu yönden istenen bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
Sanık …’ın 18/12/2014 tarihli celsede vareste talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/01/2018 tarih, 2017/ 13-588 Esas ve 2018/6 Karar, 28/11/2017 tarih, 2014/13-486 Esas ve 2017/497 Karar ve 18/12/2012 tarih, 2012/6-1246 Esas ve 2012/1853 Karar sayılı kararlarındaki, “Öncelikle müştekinin cebinden çıkardığı paraları sanıklara gösterdiği sırada sanık …’nin müştekinin elinden paraları çekip aldığı, dolayısıyla eylemin bu nedenle 5237 sayılı TCK’nun 142/2-b maddesine uyan nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu ileri sürülebilir ise de; paraları elinden çekilip alınan müştekinin sanıklara karşı herhangi bir tepki göstermemiş olması ve sanık …’nin elinde bulunduğu sırada paraları tanıtmaya devam etmesi, paraların elinden çekilip alınmasına zımni olarak rıza gösterdiği anlamına gelmekte olup, bu aşamaya kadar sanıkların eylemi suç oluşturmamaktadır. Bu aşamadan sonra, paraların iadesi sırasında 440 TL’nin 50 TL’sini el çabukluğu yaparak müştekiye vermeyen sanıkların eylemi 5237 sayılı TCK’nın 142/2-b maddesine uyan nitelikli hırsızlık suçunu değilde, aynı Kanunun hırsızlık suçunun temel şeklini düzenleyen 141/1. maddesine uyan suçu oluşturmaktadır. Zira, özel beceri (El çabukluğu) paraların müştekinin elinden alınması sırasında, yani paralar müştekinin elinde iken değilde, müştekiye geri verilirken gerçekleştirildiğinden, sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 142/2-b maddesine uyan suçu oluşturduğunun kabulü mümkün değildir.” şeklindeki benimsenen ilkeler ışığında temyize konu somut olayların değerlendirilmesi neticesinde;
1-Sanık …’ın müşteki …’e yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/12/2001 tarih, 2001/947 Esas ve 2001/1054 Karar sayılı ilamı nedeniyle tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan eleştiri dışında diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA,
2-Sanıklar … ve … müdafiinin temyiz isteminin yapılan incelemesinde;
Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanıklar yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/son madde ve fıkrası uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasına “Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. madde ve fıkrası uyarınca 2 kez 1.500 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanıklara verilmesine” cümlesi yazılmak suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanık …’ın müşteki …’a yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
Sanığın müştekiye bozuk parası olup-olmadığını sorduğu, müştekinin gömleğinin cebindeki paraları çıkartıp 50 TL ararken elinde bulunan para ve çeklerini alıp, müştekiyi oyalamak için “Anahtarı al gel” diyerek dükkana yollayıp kaçtığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesine uyduğu anlaşılmakla;
Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesindeki suçun gerektirdiği cezanın türü ve yukarı sınırlarına göre, aynı Yasa’nın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık dava zamanaşımının, suç tarihi olan 20.02.2007 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
4-Sanık …’ın müştekiler …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’na yönelik eylemler için kurulan hükümler, sanık …’ın müşteki … ile katılanlar …, …’e yönelik eylemler için kurulan hükümler ile sanık …’ın müştekiler … ve …’a yönelik eylemler için kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde;
Sanık … için, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/12/2001 tarih, 2001/947 Esas ve 2001/1054 Karar sayılı ilamı nedeniyle tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
A- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı kararı uyarınca aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararı uyarınca farklı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mâhkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğu şeklindeki kararları uyarınca başka suçtan Tekirdağ Cezaevinde hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan sanık …’ın kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine aykırı davranılması,
B-Sanık … hakkında müşteki …’ ya yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nun 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gibi, ek iddianame de düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında; hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeden bu suçtan da cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle, dava konusu dışına çıkılarak 5271 sayılı CMK’nun 225/1. maddesine aykırı davranılması,
C-Sanık …’ın müşteki …’e yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
a)Sanığın arabada oturan müştekinin camına vurup, “Oğluna 250 TL borcum var, sen verir misin” deyip, döviz parasını bozmasını istediği, müştekinin de cebinden cüzdanını çıkartıp sanığa verdiği, cüzdandaki 600 TL paranın yeterli olmadığını söylemesi üzerine müştekinin cüzdanını geri istediği, sanığın 600 TL’yi cüzdana koyuyorum deyip, cüzdanı müştekiye geri verdiği ancak cüzdandaki parayı aldığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesine uyduğu gözetilmeden, yazılı şekilde aynı Yasa’nın 142/2-b maddesinden hüküm kurulması,
b)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
c)Müştekinin yargılamada zararının giderildiğini söylediğinin anlaşılması karşısında; müşteki yeniden dinlenilerek zararının ne zaman giderildiği tespit edilerek, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasının gerekmesi,
d)(1) numaralı bozma nedenine göre, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
D-Sanık …’ın katılanlar …’e ve …’a yönelik eylemleri ile sanık …’ın müşteki …’na yönelik eylemi için kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde;
a)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve faillerin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
b)Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
E-Sanık …’ın müşteki …’e yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
a)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
b)Müştekinin beyanında zararının soruşturma aşamasında karşılandığını beyan etmesi karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c)Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
F-Sanık …’ın müşteki …’na yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
Sanığın müştekinin elindeki para dolu poşeti rızasıyla aldıktan sonra poşet içindeki bir kısım parayı müştekiye fark ettirmeden aldığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nun 141. maddesine uyduğu anlaşılmakla tebliğnamedeki bu yönden istenen bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
a)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
b)Müştekinin yargılamada zararının giderildiğini söylediğinin anlaşılması karşısında; müşteki yeniden dinlenilerek zararının ne zaman giderildiği tespit edilerek, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasının gerekmesi,
c)Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
G-Sanık …’ın müşteki …’a yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
a)Sanığın müştekinin yanına gelip “Oğluna 150 TL borcum var” diyerek 200 TL verip, 50 TL istediği, müştekinin cebindeki parayı çıkartarak 50 TL verdiği, sonra kalan paraları cebine koyacakken sanığın paraları müştekinin elinden alıp “Amca bu paraları buraya koyma düşürürsün” deyip, beyaz bir dosya kağıdı çıkartıp, paraları içine koyup, adının “Kemal Taşkın” olduğunu söyleyip, kağıdı müştekinin pantolon cebine koyup gittiği ve sonradan cebindeki paraların olmadığını anladığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nun 141. maddesine uyduğu gözetilmeden, yazılı şekilde aynı Yasa’nın 142/2-b maddesinden hüküm kurulması,
b)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
c)İddianamede 5237 sayılı TCK’nın 39. maddesinin uygulanması istendiği halde 5271 sayılı CMK’nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden anılan madde uygulanmayarak savunma hakkının kısıtlanması,
d)(1) numaralı bozma nedenine göre, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
H-Sanık …’ın müşteki …’e yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
a)Sanığın müştekinin yanına yaklaşıp “Amca beni tanıdın mı, sizin doktorun arkadaşıyım, benim 250 TL borcum var” deyip, 300 TL verdiği, müştekinin de 50 TL’yi verip, 250 TL’yi arka cebinden çıkardığı cüzdana koyduğu, bu sırada sanığın bir kağıt çıkarıp, “Telefon numaramı da yazayım” deyip müştekiden cüzdanını istediği, müştekinin de verdiği, sanığın kağıdı cüzdanın üzerine koyup, bir şeyler yazıp, cüzdanı iade edip gitmesinden sonra cüzdandaki paranın alındığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nun 141. maddesine uyduğu gözetilmeden yazılı şekilde aynı Yasa’nın 142/2-b maddesinden hüküm kurulması,
b)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
c)(1) numaralı bozma sebebine göre; hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
I-Sanık …’ın müşteki …’a yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
a)Sanığın müştekinin yanına yaklaşıp “Vedat benim arkadaşım, kuyumcu dükkanım var, 50 TL borcum var, sen verir misin” deyip, 100 TL verdiği, müştekinin içinde 720 TL para olan cüzdanı sağ elinde tutarken, sanığın müştekinin sol elindeki 100 TL’yi alıp, sağ elindeki cüzdana koyup verdiği ve sonradan paranın alındığının anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nun 141. maddesine uyduğu gözetilmeden yazılı şekilde aynı Yasa’nın 142/2-b maddesinden hüküm kurulması,
b)Hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi ve failin kastının ağırlığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca alt sınırdan orantılı şekilde ayrılmak gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılması,
c)(1) numaralı bozma sebebine göre; hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
İ-Sanık …’ın müştekiler …, … ve …’e yönelik eylemleri için kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde;
Müştekilerin yargılamada zararlarının giderildiğini söylediklerinin anlaşılması karşısında; müştekiler yeniden dinlenilerek zararlarının ne zaman giderildiği tespit edilerek, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasının gerekmesi,
J-Sanık …’ın müşteki …’a yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;
Sanığın yakınlarının soruşturma aşamasında müştekinin zararını gidermek istemelerine rağmen müştekinin “Kirli para almam” diyerek zararın giderilmesini reddettiği, ancak yargılama aşamasında zararının giderildiğini, şikayetinden vazgeçtiğini söylediğinin anlaşılması karşısında; soruşturma aşamasında zararın giderilmesi konusunda sanığın iradesi gözönüne alınarak hakkında TCK’nun 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
K-Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve … müdafileri ile sanık …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanık … ile sanık …’ın müşteki …’ya yönelik eylemler için kurulan hükümlerin diğer yönleri incelenmeden açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, sanıklar hakkında 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 23.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.