Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/8241 E. 2019/9707 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8241
KARAR NO : 2019/9707
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçlar tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
14/04/2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000,00 TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen 2.000,00 TL adli para cezasına ilişkin hükmün, cezanın türü ve miktarı itibarıyla temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince sanık …’ın temyiz talebinin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinden sonra belirlenen deneme süresinde yeni bir suçun işlenmesi halinde mahkemenin duruşma açarak hükmün açıklanması şartlarının oluşup oluşmadığını belirledikten sonra koşulların oluşması halinde açıklanmasını geri bıraktığı hükmü aynen açıklaması gerektiği ve önceki hüküm üzerinde herhangi bir değişikliğe gidilemeyeceği gözetilmeden, açıklanması geri bırakılan hükmün değişiklik yapılarak açıklanması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 231/11. maddesine aykırı davranılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyları yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyları dışındakiler yönünden ise hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden “altsoy ve diğer kişiler arasında ayrım yapılmaksızın” hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi,
2-Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 53. madde 1. fıkra b. bendinde düzenlenen “Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nin 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler çıkarılarak yerlerine “T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına” cümlesinin yazılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.