Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/7709 E. 2018/16534 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7709
KARAR NO : 2018/16534
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

Karşılıksız yararlanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen 08/05/2018 tarihli ve 2018/57939 soruşturma, 2018/20707 esas, 2018/16016 sayılı iddianamenin iadesine dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/05/2018 tarihli ve 2018/408 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarihli ve 2018/580 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15/11/2018 gün ve 94660652-105-35-12546-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2018 tarih ve 2018/93433 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstem yazısında;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/04/2018 tarih, 2018/2565 Esas ve 2018/5584 Karar sayılı ilâmında yer alan, “Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikayetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz.” Maddede “…bahsedilen zarar vergili ve cezasız miktardır….Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır..” (F.Balcı/ Y.Üyesi- S.Öztürk/ Y.Savcısı- Hırsızlık, Karşılıksız Yararlanma ve Yağma Suçları/2017, sayfa:412.) Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y.17.CD’nin 16/06/2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)…Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili zarar miktarı gerekirse keşif de yaptırılmak(ya da yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikayetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır. Bu sebeple iddianamenin iadesi ve bu karara yönelik itirazın reddi kararları usul ve yasaya uygundur” şeklindeki açıklamalara nazaran, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca anılan Yargıtay ilamında belirtilen şekilde normal tarifeye göre vergisiz ve cezasız gerçek zarar miktarı tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikayetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmadan iddianame tanzim edildiği gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1.05/07/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 83. maddesi ile karşılıksız yararlanma suçunun düzenlendiği TCK’nın 163. maddesine “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin suyun veya doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklindeki 3. fıkranın eklenerek, abonelik esasına göre yararlanılan su, doğalgaz ve elektrik enerjisine karşı gerçekleştirilen eylemlerin karşılıksız yararlanma suçu kapsamına alındığı belirtilmiştir.
2.Aynı kanunun 84 üncü maddesiyle TCK’nın Etkin Pişmanlık başlıklı 168. maddesine “Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz” şeklinde 5. fıkra eklenerek Cumhuriyet başsavcılıklarınca yapılacak soruşturma sırasında failin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zarar soruşturma tamamlanmadan ödemesi halinde kamu davası açılmayacağı yani kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
3.Nitekim; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2017/13-387 Esas 2017/489 Karar 2017/13-388 Esas 2018/36 Karar ve 2017/17 Esas 2017/460 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi;
Sanığın eyleminin 163/3 maddesinde yazılı Karşılıksız Yararlanma suçunu oluşturması halinde;
“…Sanığın hangi tarihler arasında suç tutanağına konu yerde oturduğunun araştırılması, halen aynı yerde oturduğunun anlaşılması halinde mahallinde keşif yapılması, aksi halde tutanak üzerinde yazılı olan bilgilerden tüketilebilecek ortalama elektrik miktarının hesaplattırılmasından sonra sanığa, bilirkişi tarafından tespit edilecek cezasız kaçak kullanım bedeline ilişkin zararı mahkemece belirlenecek makul bir süre içerisinde ödediği taktirde hakkında cezaya hükmolunmayacağına ilişkin bildirim yapılarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken…zararın tazmin edilmediğinden bahisle mahkumiyet kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunun kabul edilmelidir.
Bu itibarla yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.”
Denilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda;
1.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca şüpheli … hakkında Karşılıksız Yararlanma suçundan yapılan soruşturmada kurumun uğradığı gerçek zarar konusunda herhangi bir araştırma yapılmadan, şüphelinin hangi tarihlerde suç tutanağına konu yerde oturduğu araştırılmadan, oturuyorsa mahallinde keşif yapılmadan neye göre hesaplandığı anlaşılamayan GDZ Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından Yücel Şahin adına düzenlenen 17.03.2017 tarihli 11.388,11 bedelli fatura içerisinden seçilen 4.051 TL’nin ödenmesi konusunda kolluk aracılığıyla yapılan tebligat üzerine şüphelinin sözkonusu miktarın yüksek olduğunu, bu miktarı ödeyecek maddi gücünün bulunmadığını beyan etmesi üzerine 08/05/2018 tarihli ve 2018/57939 soruşturma, 2018/20707 esas, 2018/16016 sayılı iddianame düzenlenmiştir.
2.İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi “Şüpheli’ye, belirlenen vergili cezasız zarar miktarı kamu davası açılmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde hakkında kamu davası açılmayacağı da hatırlatılarak, usulünce bildirilip makul bir süre tanınması, soruşturma aşamasında zararın tamamen tazmini halinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verilmesi, tamamen tazmin edilmemesi halinde kamu davası açılması gerektiği gözetilmeden iddianamenin düzenlenmiş olduğu” gerekçesiyle 30/05/2018 tarihli ve 2018/408 iddianame değerlendirme sayılı kararıyla iddianamenin iadesine karar vermiştir.
3.İzmir C.Başsavcılığı’nın “Şüpheliye kaçak bedelini vergi ve cezalar hariç, ana parayı ödemesi için 1 aylık mehil tanındığı, mehlin sonunda para cezasını ödemediğini ve ödemeyeceğini 13.02.2018 tarihli ek ifadesi ile belirttiği için iddianame düzenlendiği” şeklindeki itirazı İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi, iddianamenin reddine ilişkin verdiği kararın doğru olduğunu belirterek itirazın reddine karar vermesi üzerine soruşturma evrakı itiraz mercii olan İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce incelenmiştir.
4.Yapılan inceleme sonunda İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarihli ve 2018/580 değişik iş sayılı kararı ile İzmir Başsavcılığı’nın itirazı kabul edilerek; “İddianamenin iadesine ilişkin İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/05/2018 tarihli ve 2018/408 İddianame değerlendirme sayılı kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.

Her ne kadar İzmir Başsavcılığı’nca kuruma ait fatura içerisinden 4.051 TL lik tutarı ödemesi konusunda kolluk aracılığıyla tebligat yapılıp mehil verilmiş ise de, şüpheli tarafından yüksek görülen ve ödeyemeyeceğini belirttiği miktarın hangi kriterlere göre belirlendiği, şüphelinin suç tutanağına konu yerde ne zamandan beri ne kadar süre ile oturduğu, evinde bulunan elektrik enerjisine bağlı kurulu güçün (oda, lamba sayısı ile ev nüfusu ve evde bulunan elektrikli eşyaların) nelerden ibaret olduğu belirlenmeden, keşif yapılmadan veya evrak bilirkişiye tevdi edilerek gerçek zarar miktarı belirlenmeden kurumca düzenlenen faturadan bir miktar seçilerek şüpheliye tebligat yapılarak sonucuna göre iddianame düzenlenmesi TCK’nın 163/3 ve 168/5. maddelerinde yazılı hükümler ile yukarıda esas ve karar numaraları belirtilen Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarına ve yerleşik daire içtihatlarına aykırıdır.
SONUÇ VE KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarihli ve 2018/580 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına BOZULMASINA,
Aynı yasanın 309/4-b maddesi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 19/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.