Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/7700 E. 2018/17156 K. 27.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7700
KARAR NO : 2018/17156
KARAR TARİHİ : 27.12.2018

Açıktan hırsızlık suçundan sanık …’ın mahkumiyetine dair Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/02/2010 tarih, 2007/86 Esas ve 2010/178 sayılı kararının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulmasına dair karar verilmesine yönelik talebin kabulüne ilişkin Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/03/2017 tarihli ve 2007/86 esas, 2010/178 sayılı ek kararını takiben, uzlaşma sağlanamaması sebebiyle infazın durdurulmasına yönelik ek kararın kaldırılmasına ilişkin Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/09/2017 tarih, 2007/86 Esas ve 2010/178 sayılı ek Kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 15/11/2018 tarih ve 94660652-105-01-8971-2018 sayılı kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23/11/2018 tarih ve 2018/94245 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi:
MEZKUR İHBARNAMEDE:
Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/09/2017 tarihli ek kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebi üzerine, uzlaşma işlemlerinin daha önceden sonuçsuz kaldığından bahisle müştekinin talebinin reddine ilişkin Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/12/2017 tarih, 2007/86 Esas ve 2010/178 sayılı ek kararına karşı sanık tarafından yapılan itirazın kabulüne ve 15/12/2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına dair Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/02/2018 tarihli ve 2018/99 değişik iş sayılı kararının hukuken yok hükmünde bulunduğu düşünülerek yapılan incelemede;
Mahkemesince, uzlaşma sağlanamadığına dair düzenlenen rapor nazara alınarak infazın durdurulmasına yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki,
Aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın MERNİS adresinin tespitini yaparak, MERNİS adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, MERNİS adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise MERNİS adresine aynı Kanun’un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği,
Somut olayda, uzlaştırmacı tarafından müşteki Kemal Aksel’in dava dosyasında bulunan “Mahallesi Caddesi No:121 Seyhan/Adana” adresine çağrı yapmak amacıyla PTT marifeti davetname gönderildiği, müştekiye gönderilen uzlaşma teklif formunun da içerisinde olduğu zarfın üzerinde ”adresin boş arsa olduğu” ve ”mahalle muhtarının tasdikli beyanı ile iade” şeklindeki ibarelerin yer aldığı, bu defa müştekinin mernis adresi olan ” Mahallesi Caddesi No:95/3 Esenler/İstanbul” adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ yapıldığı ve 3 gün içerisinde başvurulmadığından bahisle teklifin reddedilmiş sayılacağından bahisle uzlaşma sağlanamadığı yönünde rapor düzenlenmiş ise de, uzlaştırmacının sanığın bilinen adreslerine gönderdiği davetiyenin iade gelmesi üzerine yukarıda detaylıca açıklandığı üzere bürodan bilinen son adreslere uzlaştırma teklifinin gönderilmesini talep etmesi ve büronun da açıklandığı şekilde tebliğ yapması gerekirken, doğrudan uzlaştırmacı tarafından tebliğ yapılarak uzlaşma sağlanamadığı şeklinde düzenlenen raporun usulünce tanzim edilmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 09/09/2013 tarih, 2012/29276 Esas ve 2013/19898 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkındaki Adana 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/02/2010 tarih ve 2007/86 Esas ve 2010/178 karar sayılı Kararını onayarak görüş açıklayan dairece yapılması gerekmesine göre, işin incelemesi Yüksek 2. Ceza Dairesinin görevine girdiğinden dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın adı geçen Daireye GÖNDERİLMESİNE, 27/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.