Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/5437 E. 2018/16116 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5437
KARAR NO : 2018/16116
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanıkların katılana ait iş yerinin camını hırsızlık amacıyla kırarak herhangi bir şey alamadan kaçtıkları olayda, sanıklar hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan mahallinde zamanaşımı süresinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür.
1)Sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde:
Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezalarının miktarları ve türlerine göre; 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasa’nın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000,00 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından, sanıklar … ve …’ın temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE,
2)Sanıklar hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Sanıklar hakkında; kasten işlemiş oldukları suçlar için hapis cezasıyla mahkûmiyetlerinin yasal sonucu olarak, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezalarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması ve yine T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2)5271 sayılı CMK’nin 150/3. maddesi uyarınca sanıklara atanan zorunlu müdafii ücretinin yargılama gideri olarak sanığa yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3)Suçu birlikte işleyen sanıklardan neden oldukları yargılama giderlerinin ”ayrı ayrı” yerine, “eşit şekilde” alınmasına hükmedilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesine ilişkin kısım çıkarılarak, T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ve yargılama giderlerinden zorunlu müdafii ücretine ilişkin ve eşit tahsile ilişkin kısımlar çıkartılarak ”Sanıklara atanan zorunlu müdafii ücretinin Hazine üzerine bırakılmasına, sanıklardan neden oldukları yargılama giderlerinin ayrı ayrı tahsiline” cümlelerinin eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.