Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/5260 E. 2018/16954 K. 26.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5260
KARAR NO : 2018/16954
KARAR TARİHİ : 26.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1)Müştekinin beyanına göre, suça konu mülteci kampına ait trafodan 2013 yılı Şubat ayı içerisinde birden fazla kez kablo hırsızlığı meydana geldiği, buna ilişkin olarak 21/02/2013 tarihli iddianamenin tanzim olunduğu ve Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/171 Esas ve 2013/855 Karar numarasıyla aynı sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın Dairemizin 03/10/2016 tarih 2015/21462 Esas ve 2016/10173 Karar sayılı kararı ile onandığı, suç tarihleri ile iddianame tarihleri karşılaştırıldığında hukuki kesintinin mevcut olmadığı bu sebeple sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği eylemlerinin zincirleme suç hükümleri kapsamında kaldığı anlaşılmakla, Ceza Genel Kurulu’nun 21.05.2013 tarih 2012/13-1543 Esas ve 2013/257 Karar, 15.03.2016 tarih, 2014/10-847 Esas ve 2016/120 Karar sayılı kararlarındaki ilkelerde dikkate alınarak bahsi geçen dosyanın celp edilerek incelenmesiyle, şartları mevcut ise 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım, kesinleşen dosyalar yönünden de mahsup işlemi veya aynı tarihli suça ilişkin daha önceden kesinleşen mahkumiyet kararı bulunması halinde de davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2)Sanığın tekerrüre esas alınan Şarköy Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2005/295 Esas ve 2006/215 Karar sayılı mahkumiyetine konu suçun 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. maddesinde yazılı tehdit suçuna ait olduğu ve CMK’nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve …’in temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 26/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.