Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2018/4802 E. 2019/6882 K. 08.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4802
KARAR NO : 2019/6882
KARAR TARİHİ : 08.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme, iş yeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanıklar hakkında verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık …’in UYAP üzerinden cezaevi bilgileri incelendiğinde hüküm tarihinde cezaevinde olmadığı anlaşılmakla, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
I) Sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasa’nın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından, sanık …’ın temyiz isteminin 1412 Sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II) Sanıklar … ve … hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan ve sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Birlikte suç işleyen sanıkların sebep oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı, suç ortağı ile birlikte ortak sebep oldukları yargılama giderlerinden ise kendi payları oranında sorumlu tutulması gerekirken eşit tahsiline karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,
2) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak; hükümden yargılama giderlerine ilişkin “Eşit şekilde alınarak” cümlesinin çıkarılarak yerine, ”Sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderleri oranında ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına” cümlesinin eklenmesi ve T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların” hükümden çıkartılması ile yerine “TCK’nun 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” cümlesi yazılmak suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III) Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Dosya içerisinde bulunan ve olay anını gösteren kamera görüntülerine göre, sanıkların tanınmamak için yüzlerine kar maskesi takarak katılana ait iş yerinden hırsızlığa teşebbüs ettikleri olayda; sanıkların eylemlerinin TCK’nun 142/2-f maddesinde düzenlenen ”Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı hâlde resmî sıfat takınarak hırsızlık” suçuna uyduğu gözetilmediği anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun niteleme konusunda hatalı uygulamaya dair 2012/1-1563 Esas ve 2013/123 karar sayılı, kararında belirtildiği gibi aleyhe temyiz olmayan hallerde suçun niteliğinde yanılgıya düşüldüğü belirlendiğinden cezanın tür ve miktarı yönünden, kazanılmış hakkı saklı tutmak şartıyla hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği şeklindeki kabul ve ilke de dikkate alınarak, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nun 142/2-f maddesindeki suçu oluşturduğu halde, aynı Yasa’nın 142/1-b. maddesi ile uygulama yapılması suretiyle suçların vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
2) Birlikte suç işleyen sanıkların sebep oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı, suç ortağı ile birlikte ortak sebep oldukları yargılama giderlerinden ise kendi payları oranında sorumlu tutulması gerekirken eşit tahsiline karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının GÖZETİLMESİNE, 08/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.