Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2017/4384 E. 2018/17050 K. 26.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/4384
KARAR NO : 2018/17050
KARAR TARİHİ : 26.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; hırsızlık suçunun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Mağdur …’nun aşamalardaki ifadelerinde, suçun işlendiği evin eski evi olduğunu, suç tarihinde söz konusu evi depo olarak kullandığını belirtmesi karşısında; salt eşya muhafazası için kullanılan, suç tarihinde faal olarak kullanılmayan, müştekinin eski evi niteliğindeki ikamete girilmesinin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmayacağı bu nedenle sanığın konut dokunulmazlığının ihlali suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
Kabule göre de;
2-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise;
Sanık ve arkadaşlarının, olay tarihinde mağdurun eski evine girerek eski ve kullanılmayan nitelikte eşyalarını hırsızladıklarının anlaşılması karşısında, suça konu eşyaların değer tespitinin yapıldığı ve toplam 20-30 TL değerinde olduklarının anlaşılması karşısında, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malların değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Mağdurun, hırsızlık suçu nedeniyle henüz müracaatı bulunmadan, güvenlik güçleri tarafından şüphe üzerine yakalanan sanık ve arkadaşlarının ellerinde bulunan suça konu eşyaları çaldıkları yeri söylemek suretiyle mağdura iadesinin sağlandığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı Yasan’ın 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 116/4. maddesine göre belirlenen 1 yıl 6 ay hapis cezasının aynı Kanun’un 119/1-c maddesi ile bir kat artırılması ile cezanın 2 yıl 12 ay yerine, 3 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
5-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’un temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 26.12.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.