Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2017/3175 E. 2017/10889 K. 02.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/3175
KARAR NO : 2017/10889
KARAR TARİHİ : 02.10.2017

MAHKEME KARARI : Ağır Ceza Mahkemes
TALEPLE İLGİLİ OLAN HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇLAR : Hırsızlık

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Hırsızlık suçundan yapılan yargılama sonucunda; sanık … hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 142/3, 142/5, 143, 62, 53 maddeleri gereğince 13 yıl 1 ay 15 gün hapis ile cezalandırılmasına ilişkin Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi 22/11/2016 tarih, 2016/211 Esas ve 2016/317 Karar sayılı kararının sanık … müdafinin temyizi üzerine;
Dairemizin 04/05/2017 tarih, 2017/822 Esas ve 2017/5350 sayılı kararıyla;
“Sanık … müdafiinin duruşma gününden usulen haberdar edildiği halde, geçerli mazereti bulunmadan duruşmaya gelmediği anlaşılmakla, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda başvurusunun nitelik, cezanın süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hüküm kurulurken TCK’nın 142/3. maddesi gereğince temel ceza tayin edilip TCK’nın 142/5. maddesi gereğince artırım yapıldıktan sonra TCK’nın 143. maddesi gereğince yapılacak olan yarı oranında artırımın TCK’nın 142/3. maddesine göre tayin edilen 7 yıllık temel ceza üzerinden yarı oranında artırım yapıldığında ortaya çıkan 3 yıl 6 ay hapis cezasının TCK’nın 142/5. maddesinin uygulanması suretiyle belirlenen 10 yıl 6 aylık cezaya eklenerek 13 yıl 12 ay şeklinde ceza miktarı belirlendikten sonra bu miktar üzerinden TCK’nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranından indirim yapılması sonucu 11 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği halde yazılı şekilde fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımda yer alan “15 yıl 9 ay” ibaresinin çıkarılarak, yerine “13 yıl 12 ay” TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımda yer alan “13 yıl 1 ay 15 gün” ibaresinin çıkarılarak, yerine “11 yıl 8 ay” ibarelerinin yazılması ile sonuç cezanın “11 yıl 8 ay” olarak belirlenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.05.2017 tarihinde Başkan … mahkeme uygulamasının doğru olduğu kararın onanması gerektiği ve Üye …’nun ise ceza maddelerinin uygulama sırasının farklı olması gerektiği yönündeki muhalefetiyle oyçokluğuyla karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.07.2017 tarih ve 2017/8345 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
Sanık … hakkında Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24/03/2015 tarihli iddianamesiyle hırsızlık ve kamu malına zarar verme suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda, bozmadan sonra aynı yer 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/11/2016 tarih, 2016/211 Esas ve 2016/317 Karar sayılı hükmüyle sanığın 5237 Sayılı Yasa’nın 142/3-5,143,62 maddeleri uyarınca 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü sanık müdafii tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve onama talepli tebliğname ile dosya Yüksek 17. Ceza Dairesine gönderilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 04/05/2017 gün, 2017/822 Esas, 2017/5350 Karar sayılı ilamıyla;
“…Sanık … müdafiinin duruşma gününden usulen haberdar edildiği halde, geçerli mazereti bulunmadan duruşmaya gelmediği anlaşılmakla, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda başvurusunun nitelik, cezanın süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak; hüküm kurulurken TCK’nın 142/3. maddesi gereğince temel ceza tayin edilip TCK’nın 142/5. maddesi gereğince artırım yapıldıktan sonra TCK’nın 143. maddesi gereğince yapılacak olan yarı oranında artırımın TCK’nın 142/3. maddesine göre tayin edilen 7 yıllık temel ceza üzerinden yarı oranında artırım yapıldığında ortaya çıkan 3 yıl 6 ay hapis cezasının TCK’nın 142/5. maddesinin uygulanması suretiyle belirlenen 10 yıl 6 aylık cezaya eklenerek 13 yıl 12 ay şeklinde ceza miktarı belirlendikten sonra bu miktar üzerinden TCK’nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranından indirim yapılması sonucu 11 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği halde yazılı şekilde fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla, 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımda yer alan “15 yıl 9 ay” ibaresinin çıkarılarak, yerine “13 yıl 12 ay” TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımda yer alan “13 yıl 1 ay 15 gün” ibaresinin çıkarılarak, yerine “11 yıl 8 ay” ibarelerinin yazılması ile sonuç cezanın “11 yıl 8 ay” olarak belirlenmesi
suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.05.2017 tarihinde Başkan … mahkeme uygulamasının doğru olduğu kararın onanması gerektiği ve Üye …’nun ise ceza maddelerinin uygulama sırasının farklı olması gerektiği yönündeki muhalefetiyle …“ oy çokluğuyla karar vermiştir.
Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerine yapılan inceleme sonucunda, düzeltilerek onama kararına açıklanacak gerekçelerle hükmün onanması talebiyle sanık aleyhine itiraz zorunluluğu doğmuştur.
İTİRAZ NEDENLERİ:
İtiraza konu olayda, Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında suçun subutuna, cezanın şahsileştirilmesine ve usuli hükümlerin uygulanmasında bir ihtilaf bulunmayan olayda, görüş ayrılığı sanığın eylemine uygulanacak kanun maddelerinin uygulanış sırası ve dolayısıyla sonuç ceza miktarının tesbitine ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; bölgedeki jandarma karakoluna yapılan ihbarda … ham petrol boru hattı yakınlarında bir kamyonetin şüpheli olarak görüldüğü ve boru hattından hırsızlık yapılmış olabileceğinin bildirildiği, jandarma görevlilerinin yaptıkları araştırmada sanığın sahibi olduğu … plaka sayılı kamyonetin boru hattının 300 metre yakınında geceleyin saat 02.15 sularında çamura saplanmış vaziyette bulunduğu, kasa kısmında da daha sonra bilirkişi raporuyla da teslit edildiği şekilde ham petrolün görüldüğü,ayrıca boru hattı üzerinde yapılan incelemede de, 348.865 km de boruya takılı 2 inçlik vananın bulunduğu bunun üzerine hakkında yapılan soruşturma sonucunda hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.Yerel mahkemede yapılan yargılama sonucunda bozmadan önce sanığın 5237 sayılı Yasa’nın 142/3. maddesi uyarınca hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmiş,Yüksek Dairece, enerji ulaşımının durmuş olması sebebiyle sanığın eylemine 142/5. maddesinin de uygulanması gerektiği düşünücesiyle hüküm bozulmuş, bozmadan sonra yapılan yargılama üzerine de verilen mahkumiyet hükmü Yüksek Daire tarafından oy çokluğuyla ceza miktarı yönünden düzeltilerek onanmıştır.
Yüksek Dairenin sayın çoğunluğun bozma kararına gerekçe olarak gösterildiği şekilde, sanığın eylemine uyan 142. maddenin 3. fıkrasında suçun temel şekli gösterilmekte,aynı maddenin devam fıkrası olan 5. fıkrasında ise, enerji ulaşımının durması halinde cezada artırımı yani nitelikli hali öngören düzenleme bulunmaktadır. 5237 sayılı Yasa’nın genel sistematiğine göre, aynı madde içerisinde devam fıkrası olarak düzenlenen 5. fıkranın suçun nitelikli halini öngördüğü anlaşılmaktadır. Hırsızlık suçlarına genel artırım olarak öngörülen ve hırsızlık suçlarının işleniş şekillerinin tamamına uygulanması mümkün bulunan “suçun geceleyin işlenmesi hali” ise ayrı bir madde olarak 143. maddede düzenlenmiştir. Dolayısıyla, yüksek Dairenin sayın çoğunluğunun belirttiği şekilde, sanığın eylemine önce suçun temel şeklini öngören 142. maddenin 3. fıkrası uygulanıp daha sonra 143. madde ile bu fıkrada öngörülen cezanın artırımı ile 142. maddenin 5. fıkrasındaki 10 yıl 6 aylık cezaya eklenerek sonuç cezanın belirlenmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Zira, 5237 sayılı Yasa’nın “Cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi” başlıklı üçüncü bölümünün “Cezanın belirlenmesi” alt başlığındaki 61. maddesinin 4. fıkrasında “Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Sanığın eylemine uygulanacak indirim maddesi bulunmamasına göre, önce özel artımı düzenleyen nitelikli hal uygulanmalı daha sonra da belirlenecek bu ceza üzerinden hırsızlık suçlarında genel artırımı öngören 143. madde hükmü tatbik edilmelidir. Dolayısıyla, yerel mahkemece de uygulama bu şekilde yapılarak sonuç ceza belirlendiğinden yerel mahkeme hükmü onanmalıdır.
Bu sebeplerle; yüksek Dairenin sayın çoğunluğunun, ceza miktarının düzeltilerek onanması kararına karşı, yerel mahkeme hükmünün doğru olduğu ve onanması gerektiği düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurma zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır.
SONUÇ VE İSTEM:
Açıklanan gerekçelerle;
Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 04/05/2017 gün, 2017/822 Esas, 2017/5350 Karar sayılı DÜZELTİLEREK ONAMA kararının kaldırılarak, Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/11/2016 tarihli, 2016/211 Esas ve 2016/317 Karar sayılı hükmünün ONANMASINA karar verilmesi, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığı’na tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur.” şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/3, 142/5, 143, 62, 53. maddelerinin mahkemece bu sıra ile uygulamasının doğru olduğundan bahisle Dairemizin düzeltilerek onama kararının kaldırılması talep edilmiştir.
KARAR;
Hüküm kurulurken TCK’nın 142/3. maddesi gereğince temel ceza tayin edilip TCK’nın 142/5. maddesi gereğince artırım yapıldıktan sonra TCK’nın 143. maddesi gereğince yapılacak olan yarı oranında artırımın TCK’nın 142/3. maddesine göre tayin edilen 7 yıllık temel ceza üzerinden yarı oranında artırım yapıldığında ortaya çıkan 3 yıl 6 ay hapis cezasının TCK’nın 142/5. maddesinin uygulanması suretiyle belirlenen 10 yıl 6 aylık cezaya eklenerek 13 yıl 12 ay şeklinde ceza miktarı belirlendikten sonra bu miktar üzerinden TCK’nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranından indirim yapılması sonucu 11 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği halde yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmiştir.
Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa’ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/07/2017 tarih ve 2017/8345 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 04.05.2017 tarih ve 2017/822 Esas ve 2017/5350 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yer olmadığına, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, Başkan … mahkeme uygulamasının doğru olduğu kararın onanması gerektiği ve Üye …’nun ise ceza maddelerinin uygulama sırasının farklı olması gerektiği yönündeki muhalefetiyle 02.10.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Yasa, suçlarla ilgili neticesi gözönüne alınarak ağırlaştırılmış bir hal için oransal bir artırım öngördüğü hallerde, öncelikle suça ilişkin tüm temel nitelikli haller uygulandıktan sonra, bulunan ceza miktarı üzerinden neticeye bağlanmış olan artırım maddesi uygulanmalıdır. Aksi bir uygulama neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış suçların yapısıyla uyuşmaz. Buna göre öncelikle; TCK’nın 142/3. maddesi, daha sonra geceye ilişkin 143/1. maddesi uygulanacak ve bu şekilde tüm ağırlaştırıcı unsurlar olaya uygulandıktan sonra bulunacak miktar üzerinden neticesi sebebiyle ağırlaştırılmayı öngören TCK’nın 142/5. maddesinin uygulanması gerektiği görüşüyle, çoğunluğun görüşüne değişik gerekçeyle muhalifim.