Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2017/1619 E. 2017/9284 K. 10.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1619
KARAR NO : 2017/9284
KARAR TARİHİ : 10.07.2017

Hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b ve 31/son maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2011 tarih, 2009/591 Esas ve 2011/711 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 07/12/2016 tarih ve 94660652-105-34-10310-2016-Kyb sayılı Kanun Yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19/12/2016 tarih ve 2016/397947 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi:
MEZKUR İHBARNAMEDE:
Dosya kapsamına göre,
1)Suç tarihinde 15 yaşını doldurmuş 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuğun cezasından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapılması gerektiği halde 1/2 oranında indirim yapılarak yazılı şekilde eksik ceza tayin edilmesinde,
2)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki 50/3. maddesinin emredici hükmü karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen bir yıl hapis cezasının, aynı Kanun’un 50/1. maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde yasal zorunluluk olduğunun gözetilmemesinde,
3)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/4. maddesine göre fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olanlar için hak yoksunluklarının uygulanamayacağı şeklindeki düzenleme karşısında suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Suça sürüklenen çocuk … hakkında İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kurulan 25.10.2011 tarih, 2009/591 Esas ve 2011/711 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuğun 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük olmasına rağmen TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca daim olunan 2 yıl hapis cezasına TCK’nın 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak 1 yıl 4 ay hapis cezasına hükmolunması gerekirken suça sürüklenen çocuğun lehine olacak şekilde TCK’nın 31/son maddesi uyarınca indirim yapıldığı belirtilerek yanılgılı uygulama ile 1/2 oranında indirim yapılıp 1 yıl hapis cezasına hükmolunduğu, kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamenin 2. fıkrasında 5237 sayılı TCK’nın “daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki 50/3. maddesinin emredici hükmü karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen bir yıl hapis cezasının, aynı Kanun’un 50/1. maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde yasal zorunluluk olduğunun gözetilmemesi nedeniyle de kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş ise de; sabit kabul edilen ve asıl olarak uygulanması gereken TCK’nın 142/1-b, 31/3. maddelerine uyan eylemin cezası mahkemenin yanılgılı olarak uyguladığı cezaya göre, her durumda bir yıldan fazla hapis cezasını gerektirdiğinden ve aksi hal yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmayı sağlayacak bir kez tanınmış olan atifet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmış olacağından, suça sürüklenen çocuğun hükmolunması gereken ceza miktarı itibariyle, TCK’nın 50/3. maddesi gereğince kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi kapsamında kalmadığı anlaşılmakla belirtilen konuda kanun yararına bozma isteğinde bulunulamayacağı anlaşıldığından kanun yararına bozma isteminin ikinci fıkrasındaki talebin REDDİNE,
2-Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bir ve üç nolu bozma istekleri incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 25.10.2011 tarih, 2009/591 Esas ve 2011/711 Karar sayılı kararının;
a)Suça sürüklenen çocuk … hakkında 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük olması nedeniyle TCK’nın 142/1-b. maddesi uyarınca tayin olunan 2 yıl hapis cezasından TCK’nın 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak 1 yıl 4 ay hapis cezasına hükmedilmesi gerekirken TCK’nın 31/son maddesi uyarınca indirim yapıldığı belirtilerek 1/2 oranında indirim yapılarak 1 yıl hapis cezasına hükmedilmesi Yasaya aykırı görüldüğünden sanık aleyhine hüküm doğurmamak üzere CMK’nın 309/4-b maddesi uyarınca,
b) Suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca 53/1. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı nazara alınmadan suça sürüklenen çocuk hakkında 53/1. maddesi hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi açık yasa hükmüne aykırı olduğundan CMK’nın 309/4-d bendi uyarınca,
KANUN YARARINA BOZULMASINA,
2-b bendindeki bozma nedenine göre uygulama yapılarak hak yoksunluğuna ilişkin “suça sürüklenen çocuğun, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olması nedeniyle hakkında TCK’nın 53/1, 2, 3 maddesinin TATBİKİNE ve 1 numaralı fıkrada sayılan hakların kullanmaktan yoksunluğu kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar diğer haklar yönünden ise cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine” paragraflarının suça sürüklenen çocuk … yönünden hükümden çıkartılmasına ve suça sürüklenen çocuk … açısından infazın buna göre yapılmasına,
Dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.