Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2017/1351 E. 2018/16754 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1351
KARAR NO : 2018/16754
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/12/2009 tarih 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “.. daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda; suça konu kot pantolonun değerinin 49,50 TL olduğu, sanığın koluna taktığı saatin markası ile ilgili sanık veya şikayetçinin bilgisi açıklatılmadığından ya da herhangi bir tespit yapılmadığından, başlangıçta saat standından alınan 7 adet kol saatinden hangisinin hırsızlığa teşebbüsün konusunu oluşturduğu, hangilerinin gönüllü vazgeçmeye konu olduğu ayrımı yapılamadığı için en düşük bedelli kol saati fiyatının 9,90 TL, en yüksek bedelli kol saati fiyatının 49,50 TL olduğu gözetildiğinde hırsızlık suçuna konu eşyaların toplam değerinin 59,40 TL ile 99,00 TL fiyat aralığında değiştiğinin tespit edilmesi, öte yandan da oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın hırsızlık kastı ile mağazanın saat standından 7 adet kol saati ve saat kordonlarını almasına rağmen saatlerden sadece birisini koluna takıp geri kalan kol saatlerini ve saat kordonlarını kendisine ait pantolonun cebine koyarak mağazada bıraktıktan sonra üzerinde giyim reyonundan aldığı kot pantolon olduğu halde ödemesiz geçişten mağaza dışına çıkmak üzere iken güvenlik görevlisi tarafından durdurulduğunun, daha çoğunu alabilme olanağı varken bir kısmından gönüllü vazgeçerek 1 adet kot pantolon ve 1 adet kol saati çalan sanığın yalnızca gereksinimi kadarını tercih ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi sonucu yazılı şekilde fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
2-Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 tarih 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının kapsam ve içerik itibarıyla yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca suçun işlendiği zaman dilimi yazılması gerekirken yazılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ün temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 24/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.