Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2017/1295 E. 2018/16761 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1295
KARAR NO : 2018/16761
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın suça konu yeleği AVM içerisinde bulunan mağazadan aldıktan sonra mağazadan ayrıldığı, AVM içerisinde dolaştığı sırada çevrede hırsızlık olaylarının artmasından dolayı devriye gezen kolluk tarafından suça konu yeleğin alarm takılı vaziyette sanığın elinde görülmesi üzerine sanığın yakalandığı anlaşılmakla, hırsızlık eyleminden itibaren kesintisiz bir takip bulunmadığından suçun tamamlanmış olduğu gözardı edilerek, teşebbüs nedeniyle cezasından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca indirim yapılması sonucu sanık hakkında yazılı şekilde eksik ceza tayini,
2-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/12/2009 tarih 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “.. daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda, sanığın çaldığı bir adet yeleğin etiket fiyatının 59,99 TL olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesi uyarınca verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle sanık hakkında yazılı şekilde fazla ceza tayini,
3-Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 tarih 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih 2014/140 Esas 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının kapsam ve içerik itibariyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin yazılması gerekirken yazılmaması,
5-Sanıktan şikayetçi olmayan mağdurun gerekçeli karar başlığında şikayetçi olarak yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış haklarının GÖZETİLMESİNE, 24/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.