Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/6318 E. 2018/4048 K. 27.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/6318
KARAR NO : 2018/4048
KARAR TARİHİ : 27.03.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk … yönünden kurulan hükümlerin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasına göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların CMK’nın 223. maddesine göre verilmiş hüküm niteliğinde bulunmadığı, aynı Kanun maddesinin 12. fıkrası uyarınca itiraza tabi olduğu, bu kararın temyizinin mümkün olmadığı ve 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesine göre de Kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için hükümlerin isteme uygun olarak incelenmeksizin İADESİNE,
II-Suça sürüklenen çocuk … yönünden hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
a)Hırsızlık suçu yönünden;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; hırsızlık suçunun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça konu yerin tadilat aşamasında olduğu anlaşılan olayda; katılandan suç tarihinde yurdun kapı ve pencerelerinin bulunup bulunmadığı sorulup kesin olarak tespit edilerek; kapı ve penceresi olmayan inşaat halindeki bina olduğu takdirde eylemin TCK’nın 142/1,e maddesine uyacağı, kapı ve penceresi olan bir bina olduğunun tespiti halinde TCK’nın 142/1-b’den hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde katılanın beyanına göre 70,00 TL hurda değeri 45,00 TL olan suça konu eşyaları çalan suça sürüklenen çocuk hakkında her ne kadar ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, TCK’nın 145. maddesi uyarınca hırsızlık suçundan verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
b)İşyeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden;
3-Suça konu yerin tadilat aşamasında olduğu anlaşılan olayda; söz konusu mekanın suç tarihi itibariyle ne kadar süreden beri faaliyette olmadığı, suç tarihinde çalışanı bulunup bulunmadığı, konut ya da işyeri olarak kullanılmaya devam edilip edilmediği gibi hususlar katılandan sorularak; suça konu yerin işyeri veya işyerinin eklentisi niteliğinde olmayan, işyeri sahibinin ya da işçilerin sürekli bulunmadığı yerlerden olması ve uzun süredir faaliyete kapalı olması durumunda bu yerden hırsızlık yapılması eyleminin işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmayacağı gözetilerek, suça sürüklenen çocuğun atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile hükümlülüğüne karar verilmesi,
Kabule göre de;
4-Adli para cezalarının ertelenemeyeceği hususunda yasal engel olmasına rağmen, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan tayin edilen adli para cezasının ertelenmesine karar verilerek 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesine aykırı davranılması,
5-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/4. maddesinde “Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu takdirde on birinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklinde düzenleme gözetilmeden, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümde taksitlendirmeye ilişkin fıkrasında, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği şeklinde hüküm kurulması,
6-Suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını doldurmadığı gözetilmeden, 29/09/2014 günlü duruşmanın açık yapılması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 185. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, suça sürüklenen çocuk … hakkında CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 27/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.