Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/4843 E. 2016/6185 K. 27.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4843
KARAR NO : 2016/6185
KARAR TARİHİ : 27.04.2016

Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda atılı suçlardan mahkumiyetine dair, …. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 04.11.2010 tarih ve 2009/730 Esas, 2010/1851 Karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 21.10.2015 tarih ve 2015/5360 Esas, 2015/7950 Karar sayılı kararıyla; “Sanığın temyiz talebinin öğrenmekle süresinde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçe ve hakimin takdirine göre; atılı suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması nedeniyle sanık …’in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, hüküm fıkrasından “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına” ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine “53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum oludUğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oybirliğiyle karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.04.2016 tarih ve 2016/83760 sayılı yazısı ile; hükümlü … hakkında 25.08.2007 tarihinde müşteki …’e karşı işlediği hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından 17.04.2008 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2008 gün, 2008/593 Esas ve 2008/1454 Karar sayılı ilamıyla hükümlü’nün TCK’nın 142/1-b, 116/1, 151/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın temyizi üzerine karar Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 03.04.2013 gün, 2011/35814 Esas ve 2013/9326 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, hükümlü … hakkında 25.08.2007 tarihinde müşteki …’e karşı işlediği hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından 25.08.2009 tarihli iddianameyle … Asliye Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.11.2010 gün, 2009/730 Esas ve 2010/1851 Karar sayılı ilamıyla hükümlünün TCK’nın 142/1-b, 116/1, 151/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, sanık ve müdafiinin temyizi üzerine karar Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin 21.10.2015 gün, 2015/5360 Esas ve 2015/7950 Karar sayılı kararıyla Düzeltilerek Onanmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmış, infaz aşamasında bu durum
anlaşılmış ve infazda tereddüt oluşması nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/837 Değişik İş sayılı kararıyla dosya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiş, her iki dosyanın incelenmesinde, suç tarihinin ve taraflarının aynı olduğu, hükümlü hakkında aynı olaydan dolayı iki kez dava açılıp iki kez mahkumiyet kararı verilmiş ve iki kararda yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olması nedeniyle, sanık hakkında 25.08.2009 tarihli İddianameyle mükerrer olarak açılan kamu davasının reddine karar verilmesi ve Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin 21.10.2015 gün, 2015/5360 Esas ve 2015/7950 sayılı kararı ile sanık … hakkındaki Düzeltilerek Onama kararının kaldırılması, itirazımızın yerinde görülmemesi halinde, dosyanın görüşülmek üzere YARGITAY YÜKSEK CEZA GENEL KURULU’NA gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” denilmiştir.
II- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Somut olaya bakıldığında hükümlü hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/583 Esas sayılı dosyasında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.04.2008 tarih ve 2008/7309 Esas sayılı iddianamesi ile müşteki …’e yönelik 25.08.2007’de işlediği hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından … Asliye Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, mahkemece sanığın 23.12.2008 tarihinde atılı suçlardan mahkumiyetine karar verildiği, kararın sanık temyizi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 03.04.2013 tarih ve 2011/35814 Esas sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği anlaşılmış, hükümlü hakkındaki … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/730 Esas sayılı dosyasında ise … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28.05.2009 tarih ve 2009/11712 Esas sayılı iddianamesi ile müşteki …’e yönelik 19.08.2007-25.08.2007 tarihleri arası belirsiz günde işlediği hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından … Asliye Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, mahkemece sanığın 04.11.2010 gün ve 2009/730 Esas 2010/1851 Karar sayılı ilamıyla atılı suçlardan mahkumiyetine karar verildiği, kararın sanık temyizi üzerine Dairemizin 21.10.2015 gün ve 2015/5360 Esas, 2015/7950 sayılı kararı ile hükümlerin düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Her iki iddianamede yazılı fiilin aynı olması nedeniyle … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2008 gün, 2008/593 Esas ve 2008/1454 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyet hükmünün konusu olan fiil ile … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.11.2010 gün, 2009/730 Esas ve 2010/1851 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyet konusunun aynı olduklarında şüphe yoktur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere, ceza muhakemesi yapılabilmesi için bir takım “olmazsa olmaz” (sine qua non) şartlar aranır. Muhakeme yapılmasına engel olan bu şartlardan birisi “Non bis in idem” olarak ifade edilen, hüküm veya açılmış dava bulunmamasıdır.
Kanunlarda açıkça yazılı olmadan da yaşayan bir hukuk normu olarak uygulanan, doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun ana ilkelerinden olan “Non bis in idem” ilkesi 1412 sayılı CMUK’nun 253. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir”, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın “Duruşmanın sona ermesi ve hüküm” başlıklı 223. maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, 22.11.1984 tarihinde imzaya açılarak eklenen ve Türkiye’nin de imzalayarak onayladığı 7 numaralı Protokol’ün 4. maddesi “Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez” şeklinde ifade edilmiş ve
Sözleşme’nin 15. maddesine dayanılarak dahi (non bis in idem ile ilgili AİHM kararı; Sv …, 1983; Xv … bu kuraldan ayrılınamayacağını, sadece yeni veya sonradan öğrenilen olaylar ve verilmiş karara tesir edecek derecede önemli yargılama hukuku hataları ile yargılamanın yenilenebileceğini kabul etmiştir.
Bir fiilinden dolayı yargılanan kişinin aynı fiil nedeniyle tekrar yargılanmayacağını bilmesi kişi için bir güvence olup, bu güvence hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Dolayısıyla bu güvencenin hayata geçirilebilmesi için, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunduğu takdirde, mükerrer yargılama yapılmasının engellenmesi amacıyla iddianamede anlatılan eylemin başka bir suçu oluşturup oluşturmadığına bakılmaksızın, kesin hükmün otoritesinin sağlanması ve aynı eylem nedeniyle iki farklı karar verilmek suretiyle çelişkiye neden olunmasının engellenmesi için davanın reddine karar verilmelidir.
17.04.2008 tarihinde açılan ilk iddianame ile 28.05.2009 günü açılan ikinci iddianamede, sanığa isnat edilen eylem aynı olup, isnat konusu da “sanığın, müştekinin evinin mutfak pencere camı kırılmak suretiyle içeri girip evden ziynet eşyalarının çalınmasına yöneliktir. Dolayısıyla CMK’nın 223/7 ve 225/1. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, aynı eylem nedeniyle açılan ikinci dava “mükerrer dava” niteliğindedir.
Bu sebeplerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 21.10.2015 gün, 2015/5360 Esas ve 2015/7950 sayılı kararı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.11.2010 gün, 2009/730 Esas ve 2010/1851 Karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:
1-… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2008 gün, 2008/593 Esas ve 2008/1454 Karar sayılı hükümlü hakkında müşteki …’e yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 03.04.2013 tarih ve 2011/35814 Esas sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği, 28.05.2009 tarihli iddianameyle aynı eylemden dolayı mükerrer dava açıldığı gözetilerek CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca kamu davasının reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, atılı suçlardan hükümlü hakkında yeniden hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine, aynı maddenin diğer haklar ile a, b, d ve e bentlerindeki hak yoksunluğun ise infaz tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, ayrıca T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı ve sanık … ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.