Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/19579 E. 2018/16386 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/19579
KARAR NO : 2018/16386
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.05.2007 gün, 2007/114 Esas ve 2007/113 Karar sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 40/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. CMK’nın 34/2 “(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” ve CMK’nın 232/6 “(6) hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklindeki düzenlemeler ışığında somut olay irdelendiğinde, hükmün “Yüzüne karşı karar verilen sanık yönünden tefhim tarihinden itibaren 7 gün içerisinde mahkememize vereceği veya başka mahkemeler vasıtasıyla göndereceği dilekçe ile veya sözlü beyanın Zabıt katibine yapılarak tutanağa geçirtilmek suretiyle Cezaevinde ise müdürlüğe vereceği dilekçe ile ya da sözlü beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, istinaf başvurusu yapılmadığı taktirde kararın kesinleşeceği açıkça okunup anlatıldı.” biçiminde yanıltıcı ibareler taşıdığı anlaşıldığından, sanığın yasal süre içerisinde temyiz başvurusunda bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak,
5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği ihtarı yerine, “TCK’nın 52/4. maddesi gereği adlî para cezasını birer ay ara ile 24 eşit taksit hâlinde ödemesine; taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tek kalemde tahsil edilmesine” şeklinde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “Taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde kalanın tek kalemde infazına, bu konuda sanığa ihtarat yapılmasına ” cümlesinin çıkarılarak yerine “Ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceğine'” cümlesinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.