Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/18370 E. 2018/15825 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/18370
KARAR NO : 2018/15825
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanığın yokluğunda verilen kararın, savunması alınırken bildirdiği adresine 04.03.2016 tarihinde tebliğe çıkarıldığı, sanığın bu adresten ayrılmış olması nedeniyle hükmün tebliğ edilmediğinin, tebliğ mazbatasına derc edildiği, gerekçeli kararın bu kez aynı adreste Tebligat Yasası’nın 35. maddesi uyarınca 04.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği görülmekle, anılan Yasa’nın 10. maddesine göre, bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, bu adrese tebligat yapılamaması halinde ise adres kayıt sisteminden öğrenilen adresin, bilinen en son adres olarak kabulü ile tespit edilecek bu adrese tebligat yapılması gerektiğinin düzenlendiği, yine aynı Yasa’nın 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için daha önceden bu adrese 21. maddeye uygun şekilde tebligat yapılmış olmasının hükme bağlandığı, dosya içindeki belgelerden, sanık tarafından yargılama aşamasında ikametgah adresi olarak bildirilen adresine Tebligat Yasası’nın 21. maddesine uygun şekilde herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi sanığın bu adreste oturmadığının tespiti üzerine, MERNİS adresi de araştırılmadan, aynı adrese doğrudan 35. madde uyarınca karar tebliği usulsüz olduğundan, sanığın hükmü öğrenmekle, 31.05.2016 tarihli temyiz talebinin geçerli ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;
1-Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine imkan verecek şekilde açık ve gerekçeli olması, gerekçe bölümünde mevcut delillerin tartışılması, değerlendirilmesi, reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan delillerin neler olduğu ve nedenlerinin gösterilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması gerektiği, tüm bunların ışığında ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemi, bunun yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun maddesi ve CMK’nın 230. maddesinde belirtilen diğer unsurların bulunması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-14.02.2015 günü, müşteki …’ya karşı gerçekleşen hırsızlık olayında, sanıkta ele geçirilen bir çift ayakkabının, müştekinin ikametgahından çalınan ayakkabı olup olmadığının tespiti yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Tanık Salih Memiş’in soruşturma aşamasındaki beyanında; sanığı takip ettiğine dair beyanı bulunmasına rağmen, sanığın kesintisiz takip sonucu yakalanıp yakalanmadığının kuşkuya mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; sanığın çaldığını söylediği ayakkabının maddi değerinin ne kadar olduğu belirlenip, az olduğuna kanaat getirilmesi halinde, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılıp yapılmayacağının tartışmasız bırakılması,
5-Müşteki …’ya karşı işlenen hırsızlık suçu yönünden, sanığın herhangi bir ikrarının bulunmaması, ele geçen ayakkabılarda müştekiye ait ayakkabıların bulunmaması karşısında; CD izleme tutanağında belirtilen görüntünün atılı suça ilişkin olup olmadığı ve görüntüdeki kişinin sanık olup olmadığının tespiti sonucu karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 06.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.