Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/17836 E. 2018/16084 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/17836
KARAR NO : 2018/16084
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık ve iş yeru dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K.’nın 16.04.2013 günlü, 2012/6-1307 Esas ve 2013/151 sayılı Kararı uyarınca iddianamedeki olayların anlatım biçimi ve uygulanması istenen yasa maddelerine göre; sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gibi, iddianame de düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında, bu hususta sanık hakkında kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün görülmüştür.
14/04/201 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000,00 TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı tayin edilen 3,000,00 TL adli para cezasına ilişkin hükmün, cezanın türü ve miktarı itibarıyla temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince sanık …’ın temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
09.07.2014 tarihli üst arama tutanağına göre sanığın yapılan üst aramasında iş yerinden olay tutanağında belirtilen malzemeleri kendi rızasıyla teslim ettiğinin belirtilmiş olması ve aynı tarihli muhafaza altına alma tutanağına göre müştekiye verilmek üzere teslim alındığının belirtilmiş olması karşısında tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın 18.11.2014 tarihli celsede alınan beyanında müşteki ile babasının tanıştığını ve müştekinin parasını babasının verdiğini belirtmiş olması karşısında; müşteki dinlenerek, sanığın ailesi tarafından kendisine ödeme yapılıp yapılmadığı tespit edilip, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanma koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Kasten işlemiş oldukları suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetinin yasal sonucu olarak, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezlarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması ve yine T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 12.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.