Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/17697 E. 2018/16138 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/17697
KARAR NO : 2018/16138
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
1-Sanıklar soruşturma aşamasındaki beyanlarında bu eylemden iki gün kadar önce de aynı ikamete girdiklerini, beyan ettikleri anlaşılmakla, her iki olayın sanıklarının ve suçtan zarar görenlerinin aynı olması, suç tarihleri arasındaki zaman aralığının 2 gün oluşu dikkate alınarak, zincirleme suç hükümlerinin uygulama imkânının olup olmadığının tespiti ile varsa mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi için; müştekinin ikametinde suç tarihinden iki gün önce hırsızlık olayı ile ilgili olarak sanıklar hakkında kamu davası açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise bu dava ile birleştirilme olanağının değerlendirmesi, birleştirmenin mümkün bulunmaması halinde, dosyanın onaylı örneğinin dosya içerisine konulması, delillerin bir bütün olarak irdelenerek suçların arasındaki zaman aralığı da gözetilerek TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması olanağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki hüküm ile de, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Somut olayda, müştekinin ikametinden 6 adet antika el yapımı halı, 6 adet antika kilim, 1 adet antika vazo, 1 adet antika şamdanlık, 1 adet kefeli el terazisi, toplam 250 adet 7,65 mm çaplı tabanca mermisi ve toplam 500 adet 9 mm çaplı tabanca mermisi ile 1 adet çim biçme makinasını çalındığının anlaşılması karşısında, hırsızlık suçundan çalınan eşyanın değeri, sanıkların kastının yoğunluğu gibi teşdit gerekçeleri bulunduğu halde, sanıklar hakkında alt sınırdan hükümler kurularak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması,
3-Sanıklar hakkında müştekiye yönelik eylemleri nedeni ile kurulan hükümde Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K.’nın 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötüniyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Sanıkların suça konu eşyaları sattıkları iş yerine göstermeleri üzerine, iş yerinin sahibinin mağdura ait bir kısım eşyaları kolluğa teslim etmesiyle iadenin sağlandığı olayda, satın alanın zararının sanıklar tarafından giderilip giderilmediği araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 168/1-4 veya 168/2. maddesiyle uygulama yapılması gerekirken eksik kovuşturma ile hüküm kurulması,
4-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5-Bu dava sebebiyle yapılan toplam 10,00 TL yargılama gideri açısından ,suçu birlikte işleyen sanıklardan neden oldukları yargılama giderlerinin ”ayrı ayrı” yerine, “eşit şekilde” alınmasına hükmedilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması ve sanıkların payına düşen oranın 6352 sayılı Yasa’nın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
6-Karar başlığına 02.10.2014 olan suç tarihinin, 01.10.2014 olarak yazılması suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının gözetilmesine, 12.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.