Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/17021 E. 2018/15822 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/17021
KARAR NO : 2018/15822
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme, iş yeri dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararlaın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık … hakkında müşteki …’a karşı hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından ve kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemelerinde;
26.02.2013 tarihli yakalama tutanağı içeriğine göre, kolluğun devriye görevi esnasında müştekiye ait iş yerinin kepenk ve kapısının açık olduğunu fark etmesi üzerine yapılan kontrolde iş yerinde hırsızlık olayının meydana geldiği anlaşıldıktan sonra faillerin tespitine yönelik çevrede araştırma yapıldığında yan sokakta el arabası üzerinde kasa taşıyan şahısların görülmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanıklar her ne kadar 50 metre kadar uzaklaşmış olsalar da müştekiye ait kasayı iş yerinden alarak hakimiyet alanlarına geçirdikleri andan itibaren devam eden bir kesintisiz takibin söz konusu olmadığı dikkate alındığında hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 35. maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
İş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümde eylemin gece gerçekleşmesi sebebiyle artırım yapılırken TCK’nın 116/4. maddesi yerine 116/2 yazılması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
Sanık hakkında mala zarar verme suçundan hüküm kurulurken hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık …’in yakalanması için kolluk ekipleri tarafından ekip arabasının sanığın aracının önüne çekilmesi üzerine sanığın tedbirden kurtulmak amacıyla polis aracına çarparak olay yerinden ayrıldığı dikkate alındığında, suçun taksirle işlenmiş olmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararları kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanıkların yargılama giderlerinde sarfına sebebiyet verdikleri oranda sorumlu tutulması gerekirken yargılama giderlerinin sanıklardan eşit olarak tahsiline karar verilmesi ve hüküm tarihine kadar yapılan ve sanığın payına düşen yargılama gideri, 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesine atıfta bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20,00 TL’den az olduğu halde, yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin miktarından az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiriler dışında, usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye kısmen uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanık … hakkında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemelerinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.11.2018 tarih, 2018/339 Esas ve 2018/536 sayılı kararında da belirtildiği üzere, başka suçtan Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü olduğu anlaşılan sanık …’in duruşmadan vareste tutulma hakkının hatırlatılmadığı ve vareste tutulma talebi de bulunmadığı halde, hükmün açıklandığı 20/11/2014 tarihli son oturumda hazır bulundurulmadan hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 06.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.