Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/16833 E. 2016/12960 K. 07.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/16833
KARAR NO : 2016/12960
KARAR TARİHİ : 07.12.2016

Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-e ve 151/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis ve 5 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 53/1. maddesinde yazılı haklardan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri hariç olmak üzere aynı Kanun maddesinin 2. fıkra hükmü gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar sürmek üzere yoksun bırakılmasına dair Kartal 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2011 tarihli, 2009/1618 Esas ve 2011/518 sayılı Kararını aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19/06/2016 tarih ve 94660652-105-34-5391-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsaclığının 02/09/2016 tarih ve 2016/305938 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

MEZKUR İHBARNAMEDE:

1-Kayden 04/05/1992 doğumlu olup, suçun işlendiği 26/10/2009 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamasında,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/4. maddesinde yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, 18 yaşını ikmal etmeyen sanık hakkında, aynı Kanun’un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmesinde,
3-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesinde yer alan, “… fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık hakkında mala zarar verme suçu nedeniyle hükmolunan 5 ay hapis cezasının, anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmemiş bulunulmasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve dosya içeriğine göre;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden;
Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından suça sürüklenen çocuk … hakkında Kartal 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/12/2011 tarihli ve 2009/1618 Esas, 2011/518 sayılı Kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre bozulan ilamdaki uygulama hükümden çıkarılarak;
a-Suça sürüklenen çocuk …’ın hırsızlık suçuna uyan eylemi nedeniyle 5237 sayılı Yasa’nın 142/1-e maddesi gereğince 2 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırımasına suç tarihinde kayden 18 yaşından küçük olması nedeniyle aynı Yasa 31/3. maddesi gereğince verilen cezada 1/3 oranında indirilerek 1 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
b-Suça sürüklenen çocuk …’ın mala zarar verme suçuna uyan eyleminden dolayı 5237 sayılı Yasa’nın 151/1. maddesi gereğince 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, suç tarihinde kayden 18 yaşından küçük olması nedeniyle verilen cezanın aynı Yasa’nın 31/3. maddesi gereğince 1/3 oranında indirilerek 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Yasa’nın 50/3,1/a maddeleri gereğince verilen 100 gün hapis cezasının takdiren günlük 20,00 TL’den 2.000,00 TL adli para cezasına çevrilmesine, aynı Yasa’nın 52/4. maddesi gereğince 2.000,00 TL adli para cezaasının 10 eşit taksitler halinde ödenmesine, taksitlerden birinin ödenmemesi halinde kalan kısmının hepsinin tahsiline,
c-Hükümde 52378 sayılı Yasa’nın 53/1. maddesinin çıkarılmasına,
Diğer hususların aynen bırakılmasına, 5237 sayılı CMK’nın 309/4-d maddesi gereğince 07.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.