YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/14642
KARAR NO : 2018/16795
KARAR TARİHİ : 24.12.2018
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelenmesinde;
14/04/2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000,00 TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen 2.000,00 TL adli para cezalarına ilişkin hükümlerin, cezanın türleri ve miktarları itibarıyla temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince sanıklar … ve …’in temyiz taleplerinin tebliğnameye uygun olarak ayrı ayrı REDDİNE,
II-Sanıklar hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelenmesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; hırsızlık suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hırsızlık yapılan yerin henüz tamamlanmamış boş inşaat binası olduğu, içerisinde kimsenin oturmadığı veya oturmak üzerede hazırlanmadığı bu haliyle anılan binanın Yasa’nın kasteddiği manada konut niteliğinin bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların eyleminin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmayacağı düşünülmeden bu suçtan beraatları yerine, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; işçilerin semaveri ile çay demleyerek ikişer bardak içen sanıkların kullandığı çay bedelinin çok az olduğu, sanıklarda zenginleşme ve haksız yere mal edinme gayesi bulunmadığı, çay içmek ihtiyacını gidermek saiki ile eylemi gerçekleştirdikleri, suç konusu malın miktarının ve oluşan zararın çok hafif olması göz önüne alınarak, yüklenen eylemin ağırlığıyla orantılı olarak ceza belirlenmesi gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile TCK’nın 3/1. maddesinde yer alan orantılılık ilkesi gözetilmeden ceza belirlendiği, suçun işlenme şekli, sebep ve saikleri, doğurduğu zarar ve suç konusunun değerinin TCK 145. maddesi anlamında “ceza vermekten de vazgeçebilir.” hükmü gereğince ceza verilmekten vazgeçmeyi gerektirdiği düşünülmeden yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi;
3-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 24.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.