Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2016/12120 E. 2018/16578 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12120
KARAR NO : 2018/16578
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat

Yerel mahkemece sanıklar … ve … hakkında hırsızlık suçlarından verilen mahkumiyet ve sanık … hakkında hırsızlık suçundan verilen beraat hükümleri temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar … ve … tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Sanıklar …, …, … hakkında yapılan UYAP sorgulamasında, sanıkların temyize konu dosyadaki 19.11.2011 tarihli suçla aynı ilde ve hepsi aynı katılan kurum Türk Telekom A.Ş.’ye yönelik olmak üzere bir suç işleme icrası kapsamında aynı katılana yönelik birden çok kez kablo hırsızlığı yaptıkları, 19.11.2011 tarihinde, Merkez 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde işledikleri suça ilişkin Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/362 Esas ve 2014/210 numaralı kararı ile, 24.11.2011 tarihinde Bataklıkçiftlik Köyü girişinde, 05.01.2012 tarihinde Düzce Çilimli Tepeköyü’nde işledikleri suçlara ilişkin Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/288 Esas ve 2013/838 sayılı kararı ile, yine 21.01.2012 tarihinde Düzce Çilimli Tepeköyü’nde işledikleri suça ilişkin Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/364 Esas ve 2015/633 sayılı kararı ile, son olarak 20.01.2012 tarihinde Çilimli Tepeköyü’nde ve 10.02.2012 tarihinde Gürcüçiftlik köyünde işledikleri suçlara ilişkin Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/350 Esas ve 2013/837 sayılı kararı ile mahkumiyetlerine karar verildiği anlaşılmış olup, bahsi geçen dosyalardaki son işlenen suç tarihinin 10.02.2012 olduğu, ilk düzenlenen iddianame tarihinin ise 20.03.2012 olduğu, bu sebeple hukuki kesintinin söz konusu olmadığı, gerçeğin şüpheye yer vermeyecek şekilde açığa çıkartılması ve zincirleme suç hükümlerinin uygulama yeri bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi bakımından, yukarıda bahsi geçen dava dosyaları getirtilip incelenerek, 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, değerlendirilerek TCK’nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleştiğinin tespiti halinde Ceza Genel Kurulu’nun 21.05.2013 tarih, 2012/13-1543 Esas ve 2013/257 Karar 15.03.2016 tarih, 2014/10-847 Esas ve 2016/120 Karar sayılı kararlarındaki ilkelerde dikkate alınarak TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım, kesinleşen dosyalar yönünden de mahsup işleminin yapılması gerektiği gözetilmeksizin eksik kovuşturma sonucu sanıklar hakkında yazılı şekilde karar verilmesi,
2)Hükme esas alınan Cumhuriyet Savcısı’nın katılımıyla düzenlenen 12/02/2012 tarihli temsili uygulama ve yer gösterme tutanağı ile soruşturma evraklarının onaysız fotokopiden ibaret olması,
Kabule göre de;
3) 5271 sayılı CMK’nın 324/4 maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20,00 TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesi’ne yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, toplam 21,00 TL’den ibaret yargılama giderinin eşit olarak suça sürüklenen çocuk ve sanıktan tahsiline karar verilmesi,
4)Sanıklar hakkında; kasten işlemiş oldukları suçlar için hapis cezasıyla mahkûmiyetlerinin yasal sonucu olarak, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezlarından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması ve yine T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 19/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.