Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/9949 E. 2015/9410 K. 17.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9949
KARAR NO : 2015/9410
KARAR TARİHİ : 17.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık,mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya kapsamından, 18.5.2010 günü tespit edilemeyen bir vakitte müştekinin ikametinin balkon camı kırılarak içeri girilip, laptop, fotoğraf makinesi, play station ve bir kısım ziynet eşyaları ile bir miktar paranın çalındığı, olayla ilgili tahkikat devam ederken, ertesi gün devriye gezen ekiplerin, park halinde bulunan … plakalı araç içinde bulunan şahıslardan şüphelenmesi üzerine araca doğru yöneldiklerinde, araçtan suça sürüklenen çocuk … ile erteli mahkumiyet hükmünü temyize getirmeyen … ve …’un indikleri, araçta yapılan aramada laptop, fotoğraf makinesi, play stationın ele geçirildiği, ilk mülakatta …’un, ele geçen bu eşyaların kendisine ait olduğunu söylediği, tutanağa göre …’in ise kendisine ait araçta yapılan aramada ele geçirilen bu eşyaların suça sürüklenen çocuk …’ın, … Mahallesi’ndeki bir evden çaldığı eşyalar olduğunu belirttiği, yapılan araştırma sonucu, bir gün önce … Mahallesi’nde oturan müştekinin ikametinden hırsızlık eylemi meydana geldiği, el konulan eşyaların ve başkaca ziynet eşyalarının da çalındığının tespit edildiği, suça sürüklenen çocuğun aşamalarda atılı hırsızlık suçunu kabul etmediği, yargılama aşamasında bu eşyaları yakalandıkları gün açık kimlik bilgilerini bilmediği çocuklardan satmak amacıyla aldığı yolunda tevil yollu ikrarda bulunduğu, suça konu laptop, fotoğraf makinesi, play stationın temyiz dışı …’in beyanı üzerine müştekiye iade edildiği, suça sürüklenen çocuğun suça konu eşyaların müştekiye iadesi hususunda her hangi aktif bir çaba göstermediği gibi iade edilmeyen başkaca da eşyalar bulunduğunun anlaşılması karşısında koşulları oluşmadığı halde suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 168. maddesinin uygulanması gerekçesiyle bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin, saat 20.00 sıralarında evden ayrıldığı, saat 23.00 sıralarında geri döndüğünde ise hırsızlık olayını fark ettiği yolunda beyanda bulunduğu, suça sürüklenen çocuğun açık bir ikrarının bulunmadığı da gözetildiğinde, UYAP kaydında suç tarihinde güneşin yaz saati uygulamasına göre saat 20.05 te battığı TCK’nın 6/1-e maddesi uyarınca saat 21.05’ten sonraki zaman diliminin gece olarak kabulü gerektiği, atılı suçun gece sayılan vakitte gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince eylemin gündüz vakti işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 143. maddesi uyarınca artırım yapılması,
2-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasına göre suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan hükmedilen adli para cezasının, ödenmemesi halinde hapse çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibariyle suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 50. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmaması ve aynı yasanın 51. maddesinin tartışılıp uygulanmama hususunda değerlendirilme yapılmış olması göz önüne alınmak suretiyle, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hırsızlık suçundan kurulan hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak, aynı Yasa’nın 142/1-b, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince sonuç cezanın 1 yıl 8 ay hapis cezası olarak belirlenmesi ile mala zarar verme suçundan kurulan hüküm fıkrasından ”ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ilişkin bölümün çıkarılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Mahkemece, temyiz dışı … ve … hakkında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından beraat kararı verilip, hırsızlık suçu yönünden kurulan hükümlerde ise TCK’nın 39. maddesinin tatbik edildiği anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun atılı suçları açıkça ikrar etmediği de gözetilerek, suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükümde TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, bu yönde eleştiri getiren tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun, suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin, saat 20.00 sıralarında evden ayrıldığı, saat 23.00 sıralarında geri döndüğünde ise hırsızlık olayını fark ettiği yolunda beyanda bulunduğu, suça sürüklenen çocuğun açık bir ikrarının bulunmadığı da gözetildiğinde, UYAP kaydında suç tarihinde güneşin yaz saati uygulamasına göre saat 20.05 te battığı TCK’nın 6/1-e maddesi uyarınca saat 21.05’ten sonraki zaman diliminin gece olarak kabulü gerektiği, atılı suçların gece sayılan vakitte gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince eylemin gündüz vakti işlendiğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, atılı konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hüküm kurulurken TCK’nın 116/4. maddesinin uygulanması suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
2-Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında atılı konut dokunulmazlığını ihlal suçundan hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın, yaşının küçüklüğü gözetilerek 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi gereğince, 50/1 maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun değerlendirilmemesi,
3-Birlikte suç işleyen sanıklar hakkında ortak yapılan yargılama giderlerinin, payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekirken, dayanışmalı olarak tahsiline karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.