Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/3954 E. 2015/4023 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3954
KARAR NO : 2015/4023
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Sanıklar …, … ve … hakkında müşteki …’a yönelik konut dokunulmazlığını ihlali suçu dışında kalan diğer suçlara ilişkin kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya kapsamından, sanıkların suçta kullandıkları … plakalı araçta yapılan aramada, 2 adet kar maskesinin ele geçirildiği, sanık …’nın, 22.2.2009 tarihli beyanında sanıklar … ve …’in eylemleri gerçekleştirirken kar maskesi giydiklerini söylediği, sanık …’in de aynı tarihli ifadesinde, diğerlerinin kar maskesi taktıkları yolunda beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında sanıklar hakkında atılı hırsızlık suçundan kurulan hükümlerde TCK nın 142/2-f maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ile aşamalarda sanık … ve …’ın atılı suçlamaları kabul ettikleri ve sanık …’in yargılama aşamasında mala zarar verme suçları bakımından oluşan zararları müştekilere ödediği, sanık …’ın ise atılı suçları inkar ettiği, suçtan sonra bizzat pişmanlık göstermek suretiyle zarar tazmini hususunda her hangi bir çaba içine de girmediği görülmekle sanık … yönünden müştekiler …, …, … ve …’ye yönelik mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerde TCK nın 168. maddesinin tatbiki ile eksik cezaya hükmedilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Kasten işlemiş oldukları suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar … ve … müdafiilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, her bir sanık yönünden kurulan hüküm fıkralarından “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına” ilişkin bölümün çıkartılarak, yerlerine “Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-I-Sanıklar …, … ve … hakkında müşteki …’a yönelik konut dokunulmazlığını ihlali suçundan kurulan hükümler ile sanık … hakkında atılı suçlardan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
1-Ceza Genel Kurulunun 27/12/1993 gün ve 4/169-354 sayılı kararı uyarınca konut dokunulmazlığını ihlal suçlarında korunan yararın kişi hürriyeti olduğu, bir yerin konut olarak kabul edilebilmesi için orada fiilen oturulması ya da o yerin fiilen oturulan ikametin eklentisi niteliğinde olması gerektiği, dosya içinde mevcut olay yeri krokisi ve fotoğraflar ile müştekinin beyanına göre, sanıkların, müştekiye ait konutun eklentisi niteliğinde olmayan, etrafı duvar, bahçe, tel veya her hangi bir engel ile çevrilmemiş, aradan geçen yol nedeniyle konuttan bağımsız, tek katlı müstakil yapı niteliğini haiz ekmek evi tabir edilen yerden 3 çuval badem çaldıklarının anlaşılması karşısında, bu yerde her hangi bir çalışma faaliyeti icra edilmediği de gözetilerek, yasal unsurları itibariyle oluşmayan birden fazla kişi ile birlikte konut dokunulmazlığını ihlal suçundan beraatlerine yerine yazılı olduğu şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de,
Kasten işlemiş oldukları suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay CGK’nın 05.03.2013 günlü, 2012/1-1560 esas ve 2013/81 karar sayılı ve aynı günlü 2013/8-131 esas ve 2013/75 karar sayılı içtihatlarında da belirtildiği üzere, temyiz incelemesinden önce sanığın ölmesi hâlinde, müsadereye tâbi eşya olsa bile 5237 sayılı TCK’nın 64. maddesi uyarınca, hükmün bozulmasıyla yetinilmesi, müteakip işlemlerin ise; mahkemesince yapılması gerekir.
UYAP’tan alınan nüfus kaydına göre, sanık …’ın 18.11.2012 tarihinde öldüğünün anlaşılmış olması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 223/8 ve TCK’nın 64/1. maddeleri uyarınca sanığın öldüğünün anlaşılması hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde zorunlululuk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar … ve … müdafiileri ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.