YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/25445
KARAR NO : 2015/10317
KARAR TARİHİ : 01.12.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Sanık İ.. O.. hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK nın 61. maddesinde “Hâkim, somut olayda; a)Suçun işleniş biçimini, b)Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c)Suçun işlendiği zaman ve yeri, d)Suçun konusunun önem ve değerini, e)Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f)Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g)Failin güttüğü amaç ve saiki, göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.” hükmü amirdir. İlgili suça ait Kanun maddesinde gösterilen iki sınır arasında temel cezanın belirlenmesi yetkisi mahkemenin takdirine bağlı olmakla birlikte, mahkemece, bu takdir hakkı kullanılırken, TCK’nın 61. maddesinin 1 fıkrasında belirtilen hususların göz önünde tutulması ile temel cezanın belirlenmesine esas alınan değerlendirme ve ölçütlerin dosya içeriğine uygun düşmesi ve Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde açık ve gerekçeli olması gerekir.
Dosya kapsamına göre, sanığın, diğer sanıklarla birlikte olay günü gece saat 03.00 sıralarında, komşu ikametin çatısından merdiven dayamak suretiyle müştekinin duvar ile çevrili bahçesine atlayıp, müştekinin itibar edilmesi gereken beyanına göre toplamda 2000 TL değerindeki eşyaları çaldıkları, aynı gece yakınlarda bulunan başka bir ikamete daha girdikleri, son olayın görgü tanığı Suat İğdeli tarafından ihbar edilmeleri üzerine yakalandıkları, mahkemece sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından hüküm kurulurken gerekçede ve hüküm kısmında “suçun işleniş biçimi, suç kastının yoğunluğu, adli sicil kaydından anlaşılan suç işleme eğilimi ile cezanın caydırıcı ve önleyici amacı” gerekçeleri ile alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle temel ceza belirlenmesinde her hangi Yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve alt sınırdan uzaklaşma gerekçelerinin adalet duygusuna uygun ve tatmin edici bulunduğu kabul edilmekle bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların” her iki suç yönünden kurulan hüküm fıkralarından çıkartılması ile yerlerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanıklar … ve … hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Sanıklara atılı bulunan TCK’nın 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi karşısında, 5271 sayılı CMK 150/3. maddesi uyarınca istemlerinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın sanıklara zorunlu müdafii atanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile sanık …’ın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.