Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/2137 E. 2015/3170 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2137
KARAR NO : 2015/3170
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde, 5237 sayılı TCK.nun 53/1. maddesinin (c) fıkrası uyarınca, sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
2- 6352 sayılı Yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin 4. fıkrasına eklenen cümle gereğince, tahsiline karar verilen toplam 28,30 TL’den oluşan yargılama giderinden sanığın payına düşen 1/2’sinin, 6183 sayılı kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken miktar olan 20 TL’den az olduğunun anlaşılması karşısında, hazineye yükletilmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz talebi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hükümden yargılama giderlerine ilişkin kısmın çıkartılarak yerine ” yargılama gideri olarak hesaplanan 28,30 TL’den sanığın payına düşen 14,15 TL’nin CMK’nın 324/4 maddesine 6352 sayılı Kanunun 100. maddesiyle eklenen değişiklik doğrultusunda hazineye yükletilmesine” cümlesinin eklenmesi, ve ” TCK’nın 53/1. maddesinde belirtilen ve TCK’nın 53/3.maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; TCK’nın 53/3.maddesi gözetilerek TCK’nun 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına ” cümlesinin eklenmesi suretiyle suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Müştekinin sıkıştırılması suretiyle cebinden parasının alınması sırasında dosya içeriğine, toplanan delillere ve oluşa uygun kabule göre, suça sürüklenen çocuğun hırsızlık suçuna doğrudan katıldığı gözetilmeyerek, hakkında 5237 sayılı TCK’nın 37/1. maddesi yerine, 39/2-c. maddesi ile uygulama yapılması ile suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde; 5237 sayılı TCK’nın 39/2-c. maddesinin uygulanmaması halinde belirlenecek olan ceza miktarı kısa süreli hapis cezası olamayacağından, 5237 sayılı TCK’nın 50/1. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı anlaşılmış ve uygulama yeri olmayan TCK’nın 39/2-c maddesinin uygulanması nedeniyle mahkemece hakkında hükmedilen sonuç cezanın suça sürüklenen çocuk lehine olduğu ve aksi hal suça sürüklenen çocuğun; önceki yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan, ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasını sağlayacak, suça sürüklenen çocuğa daha önce bir kez tanınmış olan atıfet genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmış olacağından, yapılan uygulama suça sürüklenen çocuk lehine kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.
Ancak;
Suç tarihinde sabıkasız olan suça sürüklenen çocuk hakkında belirlenen cezanın iki yıldan az olması karşısında; CMK’nun 231. maddesindeki ve bu maddenin 6. fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.