Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/17890 E. 2016/12840 K. 06.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/17890
KARAR NO : 2016/12840
KARAR TARİHİ : 06.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, başklararına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma, iftira
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık …’un annesi…’un temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın yokluğunda verilen 29/09/2010 tarihli hükmün birlikte oturduğu annesi…’a 10/11/2010 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süresinde 15/11/2010 tarihinde annesi tarafından kararın temyiz edildiği, sanık …’un temyiz tarihinde 18 yaşından büyük olduğu ve UYAP tan alınan nüfus kayıt örneğine göre de annesinin vasilik görevinin olmadığı dolasıyla CMK’nın 262. maddesi uyarınca kararı temyiz edebilecek yasal temsilci sıfatının bulunmadığı, ayrıca Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29/04/2014 tarih, 2011/17758 Esas ve 2014/8564 Karar sayılı ilamı ile sanığın annesine yapılan tebligat tarihinde cezaevinde olduğu ve usulüne uygun bir tebligattan bahsedilemeyeceği belirtilerek yapılan iadeden sonra, 26/08/2014 tarihinde yapılan usulüne uygun tebligata rağmen kararı temyiz etmediğinin anlaşılması karşısında; kararı temyize hakkı bulunmayan sanık …’un annesi…’un temyiz talebinin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,
II-Sanık … (Alınca) hakkında başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçundan verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden,bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık … ‘un (Alınca) temyiz nedeni yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III-Sanıklar … ( Alınca), …, … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Katılan … vekilinin kararı, sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet hükmünde dilekçe yazım ücreti yerine, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek temyiz ettiği anlaşılmakla, yapılan temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hakkında katılma kararı verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren katılan … lehine 1136 sayılı Kanun’un 168. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 1.000,00 TL maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, 175,00 TL dilekçe yazım ücretinin sanıklardan alınarak katılana verilmesine hükmedilmesi,
2-T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … (Alınca), … ve … ile katılan … vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından vekalet ücretine ve TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümler çıkarılarak yerlerine “Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. madde ve fıkrası uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin sanıklardan payları oranında eşit olarak alınarak katılana verilmesine” ve “Sanıkların, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmalarına, TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına cümlesi yazılmak suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
IV-Sanıklar … ve … hakkında iftira suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde:
5237 sayılı TCK’nın 268. maddesine göre, işledikleri suç nedeniyle kendileri haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimsenin, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılabileceği, somut olayda ise, sanıklar … ve …’in kendileri hakkında soruşturma veya
kovuşturma yapılmasını önlemek amacı taşımayan, savunma hakkı kapsamında verdikleri beyanlarına dayanılarak, iftira kastı bulunmayan sanıkların beraatleri yerine, yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.