Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/14908 E. 2015/9843 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14908
KARAR NO : 2015/9843
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu’nun 18.03.2008 günlü 2008/9-7-56 ve 13.05.2008 günlü 2008/10-101-113 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, 1412 sayılı CMUK’nun 138, 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 149, 150. maddeleri uyarınca, şüpheli veya sanığın soruşturma ve kovuşturmanın her evresinde müdafii talep edebileceği gibi şüpheli veya sanık on sekiz yaşını doldurmamış yada sağır, dilsiz veya kendini savunamayacak durumda malul olursa istemi aranmaksızın müdafii atanacağı, baroca istem halinde veya yasa gereği zorunlu olarak atanan müdafiin görevinin hükmün kesinleşmesiyle son bulduğu, kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda, zorunlu müdafiine yapılan tefhim veya tebliğin kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmayacağı, bu durumda zorunlu müdafiin sanığın lehine gibi görünen bazı işlemler yapmış olsa da; örneğin temyiz dilekçesi vermiş olsa dahi, hükmün sanığın kendisine de tebliğ edilmesi gerektiği, bu kapsamda suç tarihinde 21 yaşından büyük olan ve dosya kapsamına göre sağır ve dilsiz olduğu anlaşılan sanığın, yargılama aşamasında yakalama emri üzerine… Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimat yoluyla dinlenmesinde, kendisine zorunlu müdafii olarak avukat …’ın atandığı, sanığın aynı zamanda tercüman huzurunda dinlendiği, ancak yargılamayı yapan asıl mahkemede sanığa zorunlu müdafii atanmadığı gibi yargılamanın da sanığın ve zorunlu müdafiinin yokluğunda görülerek sonuçlandırıldığı, 16.04.2008 günlü hükmün, talimat mahkemesinde sanığın sorgusuna katılan avukat …’a tebliği üzerine, avukat …’ın, “kararın kendisine tebliğinin usulsüz olduğu, sanığa zorunlu müdafii tayin edilmesi gerektiği, her hangi bir hak kaybına neden olmamak üzere dilekçede yer alan açıklamalarının temyiz talebi olarak kabulünü istedikleri yolunda 23.06.2008 tarihli dilekçe sunduğu, avukat …’ın talebinin temyiz talebi olarak kabulü ile temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtaya gönderildiği, 6. Ceza Dairesi’nin 11.11.2013 tarih 2013722076 sayılı iade kararı uyarınca hükmün sanığa 17.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın temyiz dilekçesi sunmadığı ancak sanık tarafından temyiz dilekçesi sunulmaması halinde müdafiinin temyiz talebine göre inceleme yapılacağının sanığa ihtar edildiğinin anlaşılması karşısında, hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilebilmesi için yargılamanın yürütülmesi sırasında alınan önlemlerin, T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddelerinde ifadesini bulan savunma hakkının yeterince ve tam olarak kullanılması ile uyumlu olması gerektiği kabul edilmekle, talimat mahkemesindeki sorguya katılan müdafiinin, müdafiilik görevinin yargılamaya şamil olmadığı, bu halde avukat….’ın, sanık adına hükmü temyiz edemeyeceği, ancak açıkça hukuka aykırılık hallerinde, suç tarihinde sağır ve dilsiz olan sanık lehine yorumla avukat …’ın 23.06.2008 tarihli temyiz talebinin “sanığa asıl mahkemesinde zorunlu müdafii tayin edilmesi gerektiği” yolundaki talebine hasren yapılan temyiz incelemesinde;
Suç tarihinde sağır ve dilsiz olan sanığa 5271 sayılı CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden müdafiinin yokluğunda yargılamaya devam edilip hükümlülüğe karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii avukat …’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.