Yargıtay Kararı 17. Ceza Dairesi 2015/14764 E. 2015/4025 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14764
KARAR NO : 2015/4025
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun geçici madde 1/3 yollamasıyla 25/1. maddesi gereğince çocuklar hakkındaki yargılamaya cumhuriyet savcısının katılamayacağı gözetilmeden, 09.12.2009 tarihli bozma ilamı öncesi tüm oturumlarda cumhuriyet savcısının hazır bulunması giderilmesi ve tekrarlanması olanağı bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Suça sürüklenen çocukların, olay günü gündüz saat 16.00 sıralarında müştekinin sorumlusu olduğu apartmanın eklentisi niteliğinde bulunan kömürlüğünden kablolar, kerpeten ve bağ budama makasını çalarak yanlarında bulunan çuvala koyup olay yerinden ayrıldıkları, 500 metre kadar uzaklaştıkları sırada devriye gezen ekiplerin sırtında çuvalla gitmekte olan suça sürüklenen çocukları gördükleri, şüphe üzerine çuvalı kontrol ettikleri, çevrede yapılan araştırmada çuval içinde bulunan kablolar ve diğer eşyaların müştekinin sorumnlusu olduğu apartmandan çalındığının anlaşılarak, ele geçen eşyaların hırsızlık olayından henüz haberi olmayan müştekiye bu yolla iade edildiği, suça sürüklenen çocukların aşamalarda atılı suçu kabul ettiklerinin anlaşılması karşısında, yakalama tutanağında imzası bulunan polis memurlarının yöntemine uygun şekilde celp edilerek, suç eşyalarının müştekinin sorumlusu olduğu apartmandan çalındığının hangi yolla anlaşıldığı, bu konuda suça sürüklenen çocukların açık beyanı veya yer göstermesi olup olmadığının, gerektiğinde suça sürüklenen çocuklar da dinlenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması ile elde edilecek sonuca göre suça sürüklenen çocuklar hakkında TCK nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-T.C. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK’nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafiinin ücretinin suça sürüklenen çocuklardan tahsiline karar verilmesi;
3-Yargılamaya çocuk mahkemesi sıfatıyla bakıldığının gerekçeli karar başlığında gösterilmemiş olması,
4-Bozma ilamı sonrası cumhuriyet savcısı oturumlara iştirak etmediği halde gerekçeli karar başlığına cumhuriyet savcısının adının yazılması suretiyle tereddüt meydana getirilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar … ve … müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 16.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.