YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/985
KARAR NO : 2021/2432
KARAR TARİHİ : 11.03.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın onanmasına ilişkin yukarıda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi … tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, … İlçesi… Mahallesi çalışma alanında bulunan 591 parsel sayılı 3.558.300,00 metrekare yüzölçümlü taşınmaz, Hazine adına tespit edildikten sonra, 1976 yılında kesinleşen hüküm ile orman olarak tespit harici bırakılmıştır. Davacı …, … İlçesi.. Mahallesi sınırları içerisinde kalan ve öncesinde 591 parsel numarasıyla kapsamı belirlenen taşınmaz içerisinde ayrı ayrı yerlerde bulunan ve sınırları belli olan 10.000 metrekare, 7.000 metrekare, 6.000 metrekare ve 2.500 metrekare tarla niteliğinde bulunan 4 parça taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 26.10.2020 tarih 2020/3541 – 4717 Esas, Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş ve … bu onama ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakıldığı ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı Medeni Kanun’ un 713/3. Maddesi uyarınca, tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılması gerekir. Ne var ki, somut olayda davada Hazine ve … taraf olarak yer almakta ise de, karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince … Büyükşehir Belediyesi sınırlarının il mülkü sınırı olarak genişletilmiş olması nedeniyle … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ve davaya konu yer orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmış olduğundan ilgili tüzel kişisi olarak Orman İdaresinin de davada taraf olması gerektiği göz ardı edilerek esasa girilip karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediği gibi, tespit harici kalan 591 parselin tamamı 355 hektar 8300 metrekare olup, davacının davasının ise fen bilirkişi raporuna göre 4 parça taşınmaza ilişkin olduğu anlaşılmakla; Mahkemece, ret kararının gerekçesi olan dava konusu taşınmazın yer aldığı 591 parselin orman vasfı ile tapulama dışı bırakılmasına dair … Tapulama Mahkemesinin 20.02.1976 tarih, 1975/38-1976/14 Esas, Karar sayılı dosyasının taraflarıyla davacı arasında akdi veya yasal halefiyet ilişkisi bulunup bulunmadığı, söz konusu dosyada davaya konu edilen taşınmaz bölümünün eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer olup olmadığı, … Tapulama Mahkemesi’nin kararının davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususları da değerlendirilmeden, ayrıca taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastrosu yapılmadığı halde taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince belirlenmeden karar verilmiş olması nedeniyle, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca re’sen gözetilmesi zorunlu olduğundan, Mahkemece öncelikle davacıya, davasını … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ na ve Orman İdaresine de yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde adı geçenlerin savunma ve delillerinin sorulup toplanmasından sonra, dava dilekçesinde bahsedilen ve tespit harici kaldığı belirtilen 591 parselin, eldeki temyiz incelemesine konu olan yer ile aynı yer olup olmadığının tespiti için … Tapulama Mahkemesinin 20.02.1976 tarih, 1975/38-1976/14 Esas, Karar sayılı dosyası getirtilmeli; yukarıda izah edildiği şekilde bu dosyada verilen hükmün davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ve davacı hakkında kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususları değerlendirilmeli; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, imar planı yapılmış olması halinde ne zaman yapıldığı ve kesinleşip kesinleşmediği, dava konusu taşınmazın imar planında ne şekilde tespit gördüğü, imar uygulamasına ilişkin askı ilan tarihleri ve hangi tarihte kesinleştiği ilgili belediye başkanlığından sorulup, imar uygulamasına ilişkin 1/1000 ölçekli plan getirtilerek çekişmeli taşınmazın bu plandaki konumu araştırılmalı; alınacak cevabi yazılar ve araştırılan hususlara ait belge ve tutanaklar ile haritalar temin edilerek dosya içerisine alınmalı; ayrıca eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinden, değilse dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin en az üç adet hava fotoğrafı ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman mühendisi, bir fotogrametri ya da jeodezi uzmanı, harita mühendisi ve üç … mühendisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazların geçmişte ne durumda bulundukları, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandıkları, kime ait oldukları, kimden nasıl intikal ettikleri hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli ve dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin getirtilen bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun’un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesi’nin 01.06.1988 gün ve 31/13 Esas, Karar; 14.03.1989 gün ve 35/13 Esas, Karar ve 13.06.1989 gün ve 7/25 Esas, Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği tespit edilmeli; taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Bu yolla taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddütsüz olarak belirlenmeli; orman sayılan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde, öncesinin zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tarihi, bu tarihten dava/imar planı onay tarihine kadar en az 20 yıl süre ile ekonomik yarar sağlayan zilyetlik bulunup bulunmadığı konusunda ziraatçi bilirkişiler ile harita mühendisi bilirkişiden taşınmaz bölümlerinin hava fotoğrafı üzerinde işaretlenerek gösterildiği ayrıntılı raporlar alınmalı, 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgeye dayanılmasına salt zilyetlik yolu ile başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, 3402 sayılı Kanunun getirdiği sınırlamanın (40 ve 100 dönüm sınırlamasının) aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve bundan sonra toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan esasa girilerek, yetersiz araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, sehven onandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.10.2020 tarih 2020/3541-4717 Esas, Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 11.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.