Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2020/681 E. 2020/4620 K. 22.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/681
KARAR NO : 2020/4620
KARAR TARİHİ : 22.10.2020

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU: TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar vermeye yeterli bulunmadığı açıklanarak, toprak tevzi komisyonunun belirtmelik tutanağı, dağıtım cetveli ve dağıtım haritası ile komşu tüm taşınmazlara ait tapu kayıtları ve oluşum belgelerinin dosya içerisine getirtilmesi, bundan sonra mahallinde yeniden keşif yapılması, bu keşif sırasında tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kayıtlarının mahalline uygulanarak kapsamlarının belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların öncelerinin ne olduğu, ilk olarak ne zaman, ne şekilde ve kim tarafından kullanıldığı, kullanımın kimden kime ve ne şekillerde geçtiği ve nasıl sürdürüldüğü hususlarının ile dayanak kayıtların sınırlarının neresi olduğunun tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanılmaya çalışılması, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmesi, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılması, ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliğini irdeleyen, eğim, toprak yapısı ve bitki-ürün deseni yönlerinden komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini açıklar mahiyette, gerektiğinde çekişmeli taşınmazın tüm yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, fen bilirkişisinden ise, yapılacak kayıt uygulamalarını, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırları ve kadastro paftası ile dayanak kayıtların krokilerini çakıştırmalı şekilde gösterir rapor alınması gereğine ve kabule göre de, davacının dayanağını oluşturan tapu kaydının 12.05.1970 tarihinde müştereken ve mütesaviyen, davacının babası … ile amcası … adına oluşması nedeniyle davacının açtığı dava sonucunda mirasçılarının talep ve davaları bulunmayan … payının da adına tesciline karar verilmesinin” isabetsizliğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında … mirasçısı … ve müşterekleri, taşınmazların … ve …’a ait olduğunu ileri sürerek mirasçıları adına tescili istemiyle davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların davasının 108 ada 53
parsel yönünden kabulüne, 108 ada 52 parsel yönünden reddine, 108 ada 53 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile tamamı 3 pay kabul edilerek, 1 payının …, 1 payının … ve 1 payının ise Hazine adına tesciline; 108 ada 52 parsel sayılı taşınmazın ise tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dava konusu 108 ada 53 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaza ilişkin usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Çekişmeli 108 ada 52 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğunun ispat edilemediği, taşınmazın tespite esas olup, davalı …’nin dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi, “4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar, bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.” hükmünü içermektedir. Buna göre, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olması halinde zilyetlikle kazanılabileceği kuşkusuzdur. Mahkemece, davacı yanın dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığı doğru olarak belirlenmekle birlikte, Hazine’nin dayandığı tapu kaydının uyduğu gerekçesi ile verilen ret kararı, tapu kaydının oluşum tarihine kadar zilyetlikle taşınmazın edinilebilmesi mümkün bulunduğundan isabetli değildir. Ne var ki, taşınmazın tespitine esas tapu kaydının oluşum tarihine kadar zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu ve bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu halde, bozma gerekleri de yerine getirilmemiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında dava konusu taşınmaza ait belirtmelik ve tablendikatif tutanakları getirtilerek bu belgelerden yararlanılması gereğine değinilmesine rağmen, belirtmelik tutanağında taşınmazın hangi nedenle Hazine adına tapu kaydına bağlandığı üzerinde durulmamış, diğer yandan taşınmaza komşu taşınmazların dayanağı kayıtların kök kayıtları dava konusu taşınmaz yönünü mera olarak gösterdikleri halde yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu surette taşınmazın zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı ve iktisaba elverişli yerlerden ise davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeksizin karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varabilmek için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan toprak tevzii çalışmalarına ilişkin tüm evraklar ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3’er kişilik yerel bilirkişisi, kurulu ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi orman mühendisi bilirkişisi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın kime ait olduğu, öncesinde kim tarafından kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, davalı … adına tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru davacı taraf ve bayilerinin 20 yılı aşkın zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı, taşınmazın evveliyatının mera, yaylak, kışlak ya da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki diğer yerlerden olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, taşınmazın belirtmelik tutanağında hangi nedenle Hazine adına gösterildiği üzerinde durularak bu hususta bilgi alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki doğması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazı komşu parsellerle birlikte ele alan, taşınmazın öncesini ve mevcut niteliğini açıklayan; orman mühendisi bilirkişiden ise, bölgede orman tahdidi yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise ne zaman yapılıp kesinleştiğini, taşınmazın tahdit dışında bırakılıp bırakılmadığını taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığını ve sınırında bulunan ormandan ne şekilde ayrıldığını bildirir, orman yasaları karşısında taşınmazın durumunu açıklar mahiyette, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi izlemeye, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye olanak verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra davacı taraf lehine Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 46/1. maddesinde belirtilen şartların oluşup oluşmadığı net olarak belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.