YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4005
KARAR NO : 2021/2883
KARAR TARİHİ : 29.03.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı …, Kdz. … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan ve 1983 yılında yapılan kadastro sırasında kadastro tutanağı düzenlendikten sonra komisyon kararıyla tespit harici bırakılan 529, 364, 522, 368, 369 ve 574 parsel sayılı taşınmazların, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle, 11.12.2007 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tarla vasfıyla … mirasçıları adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve Karadeniz … … tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar; dava konusu … Köyü 529, 522, 368 ve 369 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluştuğu gerekçesiyle davacılar adına tescil kararı verilmiş ise de; aynı taşınmazlar hakkında eldeki davanın davacısı olan … tarafından Karadeniz … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde Türk Medeni Kanunun 713/1. maddesi uyarınca tescil davası açıldığı, Mahkemenin 07.07.2006 tarih ve 2003/610 Esas, 2006/295 Karar sayılı ilamıyla davacının keşif giderlerini yatırmaması sebebiyle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına ve sübut bulmayan davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 01.07.2011 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın ise 11.12.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 714. maddesinde “kazandırıcı zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında, kesilmesinde ve durmasında, Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2. maddesinde; alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurduğu takdirde zamanaşımının kesileceği ifade edilmiştir. Tescil davalarında, zilyedin tescil istemiyle başvuruda bulunması, davalı Hazinenin veya tapu kayıt maliki mirasçılarının tescil istemine karşı koymaları da defi niteliğinde olup, zamanaşımını keser. Zamanaşımının kesilmesinin sonuçlarını belirten Türk Borçlar Kanunu’nun 156. maddesine göre, zamanaşımının kesilmesi halinde sürenin yeniden işlemesi gereklidir. Bu itibarla, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin 1 ve 2. fıkraları gereğince açılan tescil davasının süre yönünden reddedilmesi halinde; aynı yerle ilgili olarak açılan ikinci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız ve aralıksız ve malik sıfatıyla yeniden 20 yıl sürmesi gerekir. Bu ilke, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 19.01.2007 gün ve 2005/1 Esas, 2007/1 Karar sayılı ilamında da aynen benimsenmiştir. Hal böyle olunca, Mahkemece daha önce açılıp red ile sonuçlanan davanın kesinleşme tarihi de dikkate alınarak eldeki davanın açılış tarihi itibariyle ziyetlikle mülk edinme koşullarının oluşması için yeterli sürenin dolmadığı gözetilerek … köyü 529, 522, 368 ve 369 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
… Köyü 364 ve 574 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece çekişmeli 364 ve 574 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları oluştuğu gerekçesiyle adlarına tescil kararı verilmiş ise de, taşınmazların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında ne şekilde görüldüğü duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmediği gibi, tespit tarihinden 15-20-25 önceki tarihe ait hava fotoğrafları getirtilerek taşınmazın davalı tarafından ne şekilde kullanıldığı tespit edilmemiş, 1983 yılında gerçekleştirilen kadastro sırasında taşınmazlara uygulanan tahrir kayıtları getirtilerek usulünce uygulanmamış, komşu taşınmazlar ile birlikte taşınmazların güncel kadastro paftasına göre konumu denetlemeye elverişli şekilde bilirkişi raporlarına yansıtılmamıştır.
O halde; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilmeli, yine yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve çekişmeli taşınmazlara uygulanan tahrir kayıtları ve diğer belgeler ile komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi, bir … mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı, yine getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyedlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, çekişmeli taşınmazların 1983 yılında gerçekleştirilen kadastro sırasında taşınmazlara uygulanan tahrir kayıtları ile komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişiden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, çekişmeli taşınmazların komşu taşınmazlar ile birlikte güncel kadastro paftasına göre konumunu gösterir ve keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde yatırana iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.