Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2020/2609 E. 2020/3683 K. 30.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/2609
KARAR NO : 2020/3683
KARAR TARİHİ : 30.09.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 2; 102 ada 1; 104 ada 1; 105 ada 1; 106 ada 16, 21 ve 110 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 2.850,31; 5.209,61; 470,86; 3.311,11; 9.442,34; 49.880,30 ve 23.017,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadimden beri köy tüzel kişiliğinin zilyetliğinde olduğu ve köy halkı tarafından çayır olarak kullanıldığı, … İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılan mera sınırlandırma haritasında mera dışı bırakıldıkları gerekçesiyle çayır vasfıyla;101 ada 1; 103 ada 1; 106 ada 1, 11, 20; 107 ada 1 ve 109 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 28.367,48; 8.680,90; 68.757,76; 29.007,52; 73.464,52; 25.733,97 ve 61.888,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar esasen köy tüzel kişiliğinin zilyet ve tasarrufunda iken köy halkından şahıslarca zeminde sınırlar oluşturulmak suretiyle özü değiştirilerek tarla haline getirildikten sonra bu yerlerin terk edildiği, mera sınırlandırma haritasında da mera dışı bırakıldıkları gerekçesiyle tarla vasfıyla; 106 ada 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 12, 14, 15 ve 18 parsel sayılı sırasıyla 2.609,38; 1.915,32; 917,38; 809,80; 888,26; 1.559,24; 1.837,61; 1.505,07; 3.933,46; 2.817,04 ve 12.035,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise beyanlar hanesinde işgalcileri belirtilmek suretiyle, köyün kadim çayırı iken beyanlar hanesinde yazılı şahıslarca özü değiştirilerek tarla haline getirildiği ve mera sınırlandırma haritasında da mera dışı bırakıldıkları gerekçesiyle bahçe vasfıyla (toplam 26 adet kadastro parseli) … Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildikten sonra 2006 yılında S.S. … Konut Yapı Kooperatifine kayden satılmış; bilahare imara tabi tutulmuş ve … İl Genel Meclisi’nin 7.9.2007 tarih ve 2007/134 sayılı kararı ile bu imar planları onaylanarak 30 günlük askı sonucunda kesinleşerek yürürlüğe girmiş ve akabinde 101 ada 1-2; 102 ada 1-103 ada 1-104 ada 1, 105 ada 1, 106 ada 1, 107 ada 1, 108 ada 1, 109 ada 1 ve 110 ada 1 parsellerin ihdas, tevhit ve ifraz işlemleri sonucundaiş bu davaya konu 184 ada 10 parsel sayılı 306,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ferdileştirme nedeniyle davalı … adına 11.3.2009 tarihinde kayden tescil edilmiştir. Davacı Hazine; çekişmeli taşınmazların bulunduğu … Köyü’nde 2001 yılında yapılan mera tahdit ve tespit çalışmaları sırasında mera vasfında olması gereken taşınmazların kadastro tespitleri sırasında tarla, bahçe ve çayır vasfı ile 26 parsele bölünerek … Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmesinin ve sonrasında yapılan imar, ifraz ve ferdileştirme işlemlerinin hatalı olup taşınmazların mera olduğu ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan mera alanlarının zilyetlikle iktisap edilemeyeceği iddiasına dayanarak tapu iptal ve mera özel siciline tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, … İli Mera Komisyonu tarafından, dava konusu taşınmazların bulunduğu … Köyü’nde mera/yaylak/kışlak/otlak/çayırların 4342 sayılı Mera Kanunu’na göre tespit ve tahdit çalışmalarının tamamlanarak Mera Komisyonu’nun 01.07.2011 tarih ve 2011/13 sayılı Kararı ile … Köyü’ne tahsis edildiği ve askıya çıkarılarak tahsis işlemlerinin kesinleştiği; çekişmeli taşınmazlar başında muhtelif tarihlerde farklı ziraat bilirkişi kurulları oluşturularak yapılan keşiflerde bilirkişi kurullarından “…, … ve …” tarafından hazırlanan bilirkişi raporları haricinde diğer tüm zirai bilirkişi kurulu raporlarında çekişme konusu taşınmazların “tarım arazisi olduğu” tespitinin yapıldığı; keşifte komşu köylerden dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı tanıklarının dava konusu taşınmazların “tarım arazisi vasfında” olduğunu beyan ettikleri, dava konusu yerde mera komisyon çalışmalarına başlandığı halde çekişmeli taşınmazların komisyonca mera kaynakları arasına alınmamış olduğu da birlikte değerlendirilerek davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı Hazine vekili, yukarıda da belirtildiği üzere 2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadim köy merasının 26 adet kadastro parseline bölünerek bahçe, tarla ve çayır vasıflarıyla … Köyü Tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiği ve akabinde satış,ihdas, tevhit ve ifraz görerek dava konusu imar parsellerinin oluştuğu iddiasıyla dava açmıştır. Nitekim; aynı gün temyiz incelemesi yapılan iş bu dosya ile diğer dosyalarda yer alan fen bilirkişi raporları ile dosya içindeki diğer bilgi ve belgelerden imar ile oluşan komşu parsellerin de aynı iddia ile davalı olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere Kadastro, sınırları arazi ve harita üzerinde belirtilerek, taşınmaz malların çapa bağlanması işlemi olup dava da kadastro öncesi nedene dayalı olduğuna göre, öncelikle arazi bütünlüğü dikkate alınarak, aynı kadastro parselinin haritası (çapı) içerisinde kalan imar parsellerine ait dava dosyalarının keşiflerinin birlikte yapılıp fen ve zirai bilirkişi kurulu tarafından öncelikle kadastral parsel bazında, daha sonra ise davaya konu imar parseli bazında rapor düzenlenmesi gereği dikkate alınmayarak, arazi bütünlüğü gözetilmeksizin her bir dosyada, ayrı ayrı imar parselleri hakkında değerlendirme yapılmış olması isabetsizdir.
Öte yandan davacı Hazine dava dilekçesinde, … Köyü tarafından mera olduğu iddiasıyla tapu iptali talepli olarak … A.Ş aleyhine açılan dava sonucunda … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 3.4.2001 tarih ve 1985/84 Esas, 2001/166 Karar sayılı kararı ile davalının tapu kaydının 20.000 metrekarelik bölümünün mera olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğini, bu hükme konu yerin çekişme konusu alanın hemen bitişiğinde olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında bu mahkeme kararı da dikkate alınmayarak bu yerin köy tüzelkişiliği adına tarla, çayır ve bahçe vasfıyla tespit ve tescil edildiğini de iddia etmiştir. Nitekim; Mahkemece … Köyü’nde çekişmeli taşınmazlarla ilgili mera çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin olarak İl Mera Komisyonu’na yazılan 24.10.2011 tarihli müzekkereye … İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün verdiği 11.01.2012 tarihli cevabın incelenmesinde de “1985/84 sayılı dava dosyasında kadimden beri mera olduğu gerekçesiyle açılan tapu iptal davasına konu yerin mera olarak tahdit edilmesi gerekirken, … Kadastro Müdürlüğü tarafından … Köy Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği ve bu yerlerin 1985/84 esas sayılı dosyada dava açan … Köy Tüzel Kişiliği tarafından S.S. … Yapı Kooperatifine satışı yapılan yerler olduğu” bildirildiği halde bu husus da göz ardı edilmiştir. Söz konusu dava dosyasının (1985/84) tarafları ile eldeki dava dosyasının tarafları farklı ise de, dava konusu bir yerin öncesinin mer’a olduğunu belirleyen tapu iptali kararının, temyiz incelemesi yapılan bu dosyalarda taşınmazın hukuki niteliği yönünden “güçlü delil” oluşturacağı kuşkusuz olup, davacı tarafça delil olarak bildirilen bu dosyanın hükmüne esas 15.12.2000 tarihli teknik bilirkişi krokisinde gösterilen mera alanının iş bu dosyalarda yer alan taşınmazlar ile ilgisi, bu taşınmazlara kısmen yahut tamamen isabet edip etmediği, isabet etmiyor ise taşınmazlara göre konumunun ne olduğunun da değerlendirilmesi gerekirken bu husus üzerinde hiç durulmamış; bu dosya hiç değerlendirilmemiştir. Yine dosya arasına gelen müzekkere cevaplarından, mahkeme gerekçesinin aksine 2011/13 sayılı mera komisyonu tahsis kararının mera özel siciline tescil ettirilemediği ve daha sonra İl Mera komisyonu tarafından 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 15. maddesi kapsamında tahsis çalışmalarının yenilendiği anlaşıldığına göre, mahkemenin bu taşınmazın mera kaynakları arasına alınmadığına ilişkin gerekçesi de değil tespit tarihi, dava tarihi itibariyle dahi kesinleşmiş bir mera tahsisi olmadığından isabetsizdir. Ayrıca; aynı gün temyiz incelemesi yapılan bir kısım dosyalarda taşınmazın fiili durumu dikkate alınarak orman bilirkişisi refakate alınmak suretiyle keşif yapıldığı; ( 2020/2715 – 2605 – 2619 – 2622 – 2623 – 2663 – 2676 – 2700 – 2683 – 2615 – 2724 – 2596 – 2618 – 2723 – 2639 ve 2018/1544 gibi) yapılan keşifler sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarında, çekişmeli taşınmazların bulunduğu … Köyü’nde 3402 sayılı Kanun’a göre 155 nolu orman kadastro komisyonu tarafından orman kadastrosu yapıldığı ve hakkında rapor düzenlenen taşınmazların orman sınırları dışında kaldığının belirlendiği; bir kısmının 3116, 4785, 5858 ve 6831 sayılı Yasalar karşısındaki durumlarına göre “Orman Sayılan” bir kısmının ise “Orman Sayılmayan” yerlerden olduğu, rapor içeriklerinde incelenen amenajman haritalarında taşınmazın “Me” rumuzlu mera alanı içerisinde kaldığı belirlemesinin bulunduğu anlaşılmakta olduğu halde mahkemece bu husus üzerinde de durulmadığı gibi; temyiz inceleme sırasında dosya arasına getirtilen Orman İşletme Şefliği’nin 29.5.2020 tarihli müzekkere cevaplarında “… Mahallesi’nde Orman Kadastro Çalışması yapılmadığı, ancak 7.2.2009 tarihinde yapılan Kadastro çalışmaları olduğunun ”bildirilmiş olması nedeniyle orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı da tam olarak anlaşılamamış ve bu hususta tereddüt hasıl olmuştur. Yine iş bu dosyada, keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar çekişme konusu alanın mera olmadığını beyan etmiş iseler de; beyanlarının devamında; köyün merası ile dava konusu yerlerin bitişik olup mera ile arasında herhangi bir sınır olmadığını da beyan etmişler ve bu taşınmaz hakkında düzenlenen zirai bilirkişi kurul raporunun sonuç kısmında çekişmeli taşınmazın kadim tarım arazisi vasfında olduğu ve mera olmadığı bildirilmiş ise de rapor içeriğinde, yavşan otu, kuzukulağı, kekik, çayır güzeli, aküçgül vs. gibi merayı karakterize eden bitkilerin bulunduğunu, bu durumun nedeninin ise taşınmazlarda yaklaşık olarak 20-25 yıldır tarım yapılmamış olması olduğunu belirtmiştir. Salt bir taşınmaz üzerinde mera bitkilerinin bulunması o taşınmazın mera olduğunun kabulü için yeterli değilse de; mahalli bilirkişi ve tanıkların köyün mera alanı ile dava konusu taşınmazların birbirine bitişik durumda olup arada ayırıcı bir sınır olmadığını belirttikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; düzenlenen bilirkişi kurulu raporu da uyuşmazlığın çözümü için yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için;öncelikle davacı Hazine tarafından iş bu ve aynı gün temyiz incelemesi yapılan diğer dava dosyalarında Hazine’nin kadastro öncesine ilişkin aynı nedene dayalı olarak dava açtığı gözetilerek, Anayasa’nın 141 ve 6100 sayılı HMK’nun Usul ekonomisi ilkesi başlığını taşıyan 30. maddesinde yer alan “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmü ve 6100 sayılı HMK’nun “Davaların birleştirilmesi”ne ilişkin 166. maddeleri dikkate alınarak, yargılamanın makul sürede ve sağlıklı bir şekilde yürütülüp sonuçlandırılabilmesi için, öncelikle Hazine tarafından aynı nedenle açılan tüm davalar birleştirilmeli; bundan sonra çekişmeli taşınmazların geldiği kadastro parsellerinin tümünü bir arada gösterir kadastro paftasının onaylı örneği ile ilk tesis tarihi itibariyle kadastro tutanakları ve dayanak kayıtları ile komşu parsellerin (… Köyü’nde yer alan ve krokide görülen komşu tüm parseller ile özellikle kuzeyden bitişik … ilçe sınırı içerisinde yer alan 811 ada 1; 812 ada 1; 813 ada 1 ve varsa tespit edilecek diğer komşu parsellerin) tespit tutanak ve dayanak kayıtları (tespite esas tapu kaydı, vergi kaydı, mahkeme ilamları vs.) ile varsa orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve temin edilebilen en eski tarihli hava fotoğrafları ile kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; mahallinde, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun, daha önceki bilirkişiler dışındaki öğretim görevlisi statüsünde mühendis bilirkişilerden oluşacak 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, yine öğretim görevlisi statüsünde 3 kişilik orman bilirkişi kurulu, 3 kişilik harita ve fotogrametri orman mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunca ve fen bilirkişisi ile bölgeyi bilen ve komşu köylerden seçilecek mahalli birkişiler ve taraf tanıkları ile keşif yapılmalı; yapılacak keşifte tanık ve mahalli bilirkişilerden öncelikle … Köyü’nün merasının neresi olduğu sorulup, teknik bilirkişiden gösterilen alanların harita üzerinde işaretlenmesi istenmeli; bundan sonra davaya konu taşınmazların öncesinin ne olduğu, geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli kadastral parseller ile önceki keşiflerde bitişik olduğu mahalli bilirkişi ve tanıklarca bildirilen mera alanları ile arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı sorulmalı; uzman harita mühendisi ve fen bilirkişisinden … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.04.2001 tarih ve 1985/84 Esas, 2001/166 Karar sayılı kararına ait 15.12.2000 tarihli teknik bilirkişi krokisi ile çekişmeli taşınmazların kadastro paftası ölçekleri eşitlenmek suretiyle çakıştırılarak iş bu dosyalarda yer alan taşınmazlar ile ilgisini, bu taşınmazlara kısmen yahut tamamen isabet edip etmediğini, isabet etmiyor ise taşınmazlara göre konumunu gösterir kroki düzenlettirilmeli; krokide her bir davalı parsel ile aynı nedenle dava açılıp da temyiz incelemesinden geçerek ya da geçmeksizin hakkında verilen hükümlerin kesinleşmiş olduğu imar parsellerinin de farklı renklerde işaret ettirilerek gösterilmesi istenmeli; hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası, ölçekleri harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek, çekişmeli taşınmazların konumu çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmeli; bundan sonra hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazların öncesinin ne olduğu ve iddia edildiği üzere tarımsal amaçlı kullanım olup olmadığının, var ise ne şekilde kullanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; Hazine’nin mera iddiasıyla açmış olduğu davanın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tüm yerleri (özellikle somut olayda, taşınmazın 3 hududunun neredeyse tamamen; bir hududunun da kısmen orman vasıflı taşınmazlarla çevrili olduğu dikkate alınarak orman vasfında sayılan yahut orman boşluğu olan yerleri de) kapsamına alacağı dikkate alınarak; orman bilirkişi kurulundan yörede keşinleşmiş orman tahdidi bulunup bulunmadığı; orman tahdidi var ise çekişme konusu taşınmazların orman tahdidine göre konumunu gösteren rapor alınmalı; şayet taşınmazlar kesinleşen orman tahdidi dışında kalıyor ise bu tarz yerlerin 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca artık orman sayılan yerlerden olmayacağı açık ise de; aynı Kanun’un 17/2. maddesi hükmüne göre orman içi boşluk niteliğinde bir yer olup olmadığının da (bu tarz boşluklar orman sayılmasa da orman bütünlüğünü bozması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacak yerler olması nedeniyle) raporda değerlendirilmesinin istenmesi; orman tahdidi yok ise yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları, varsa ortofoto haritaları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları, ortofoto haritaları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, bilhassa hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların o tarihlerdeki nitelikleri, üzerlerinde varsa ağaçların yaşı, cinsi, adedi, kapalılık durumu ve kullanım durumu, imar ve ihya varsa tamamlanma tarihi, üzerinde sürdürülen zilyetlik varsa niteliği ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediğinin açıklandığı yalnız büro incelemesine değil uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınarak taşınmazların hukuki durumları (orman vasfını haiz olup olmadıkları) tayin ve tespit edilmeli; zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların niteliğini belirten mera parseli (parselleri) ile arasında doğal ya da yapay ayrıcı unsur olup olmadığı, meradan açma olup olmadıklarını irdeleyen, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen rapor hazırlattırılmalı; rapora, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ve mera parseli/parselleri ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de varsa yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla, bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi 6100 sayılı HMK’nın, “hükmün kapsamı” başlığını taşıyan 297. maddesinin 1. fıkrası (b) bendine aykırı biçimde davalının adres ve TC kimlik numarasına karar başlığında yer verilmemiş olması da isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.