YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/10630
KARAR NO : 2021/1969
KARAR TARİHİ : 03.03.2021
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli oladığı belirtilerek, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişi ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıklarının katılımıyla dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılması, keşif sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu ve vergi kayıtlarının yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanması, bu kayıtlarda tarif edilen sabit sınırlar esas alınarak kapsamlarının belirlenmesi, yerel bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, tespite aykırı sonuca varılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılması, uzman bilirkişiye, uygulanan kayıtların sınırlarını ve birbiriyle çakışıp çakışmadığını belirtir, kapsamlarını gösteren ve keşfi izlemeye imkan veren kroki düzenlettirilmesi, böylece tapu ve vergi kayıtlarının kapsamının kesin olarak belirlenmesi, kayıtların taşınmazın aynı bölümüne ait olduğunun belirlenmesi halinde miktarı fazla olana değer verileceğinin düşünülmesi, yine kayıt kapsamlarının belirlenmesinde çekişmeli taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtları ile davalı tarafça dayanılan tapu kayıtlarının aynı tapu kaydının tedavülü niteliğinde olup olmadığının göz önünde bulundurulması, kayıt kapsamı dışında bölümlerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun saptanması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanun’un 14. maddesindeki sınırlamayla ilgili araştırma yapılarak aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla edinilebilecek arazi miktarının tüm davalılar bakımından kuru arazide 100, sulu arazide 40 dönümü geçemeyeceği hususunun nazara alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 107 ada 18 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi, 107 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağın iptali ile 28.07.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen toplam 28.000.00 metrekarelik kısmın tespit gibi, aynı parselin geriye kalan (C) ve (D) harfi le gösterilen 33.535,53 metrekarelik kısmının aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hazine adına, 107 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağın iptali ile 28.07.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfi ile gösterilen toplam 35.000,00 metrekarelik kısmın tespit gibi, aynı parselin geriye kalan (D) harfi le gösterilen 282.690,79 metrekarelik kısmının aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hazine adına, 107 ada 19 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağın iptali ile 28.07.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen toplam 87.297,19 metrekarelik kısmın tespit gibi, aynı parselin geriye kalan (C) harfi le gösterilen 127.606,19 metrekarelik kısmının aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hazine adına, tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların, tespitlerine esas alınan sabit sınırlı tapu kayıtları ile yargılama sırasında dayanılan gayri sabit sınırlı vergi kayıtlarının kapsamında kaldığı ve zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazlar, 02.10.1968 tarih 5, 10 ve 11 sıra numaralı, 21.09.1992 tarih 37 ve 39 sıra numaralı tapu kayıtları ile tedavüllerine istinaden davalı … ve ailesi adına tespit edilmiştir. Bu kayıtlara ek olarak yargılama sırasında davalı tarafça sunulan vergi kayıtlarından 7 parsel sayılı taşınmaza 1937 tarih 26 tahrir numaralı, 17 parsel sayılı taşınmaza 1937 tarih 29, 30 ve 31 tahrir numaralı, 18 parsel sayılı taşınmaza ise 1956 tarih 20 tahrir numaralı vergi kaydı uygulanarak tescil kararı verilmiştir. Taşınmazların tespitine esas alınan tapu kayıtlarının sınırında okunan “Tepedibi, Hark, Dere, Yol” sınırları nedeniyle, 120.000,00 metrekare yüzölçümündeki 1956 tarih 20 tahrir numaralı vergi kaydı ve diğer vergi kayıtlarının ise “Elma Deresi, Karacaveren Dağı, Kıznefer Haşeri, Seyis Pınarı Dağı” sınırı nedeniyle gayri sabit sınırlı oldukları anlaşılmakta olup, anılan kayıtlar miktarları ile geçerlidirler. Diğer taraftan, dayanılan kayıtların iç içe geçtiği anlaşılmakta olup, kural olarak kayıtların iç içe girmesi halinde yüzölçümü büyük olan kayda değer verilmesi zorunlu olduğundan, yüzölçümü diğer vergi kayıtlarının ve tapu kayıtlarının yüzölçümünden fazla olan 1956 tarih 20 nolu tahrir numaralı vergi kaydına değer verilmesi gerekmektedir. Mahkemece icra edilen keşif sonucunda sözü edilen vergi kaydının, dava konusu taşınmazlar ile dava dışı bir çok taşınmazı kapsamına aldığı ve dosya içerisine getirtilen vergi kaydının revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtlarının incelenmesinden de, vergi kaydının kapsamında kalan 107 ada 1, 8, 9, 11, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar adına toplam 155.106,00 metrekare, vergi kayıt miktarından fazla şekilde tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunduğu anlaşılmakta olup, değişir sınırlı söz konusu vergi kaydına dayalı olarak miktarından fazla taşınmazın davalılar tespit ve tescil edilmiş olması karşısında, bu kayda değer verilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davalılar adına, aynı çalışma alanında komşu taşınmazlardan belgesiz zilyetlik yoluyla 53.106,00 metrekare yüzölçümünde taşınmaz tespit ve tescil edildiği ve bu haliyle belgesiz zilyetlik yoluyla 46.894,00 metrekare daha yer alabilecekleri gözetilerek, dava konusu taşınmazlarda, davalılara tercih hakları sorulmak suretiyle belirlenecek 46.894,00 metrekare miktarındaki taşınmazın davalılar adına, kalan taşınmazların ise Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.