Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2019/4894 E. 2020/5891 K. 30.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4894
KARAR NO : 2020/5891
KARAR TARİHİ : 30.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında, … İlçesi …Mahallesi çalışma alanında bulunan 566 parsel sayılı 8.206,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve …oğlu …’nın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. Davacı … ve arkadaşları, taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 566 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanıcı şerhinin iptaline, davacıların taşınmazda zilyet olduğunun tespiti ile bu hususun taşınmazın beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmiş; hüküm, yargılama sırasında vefat eden davalı … mirasçıları … ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kadastro tespiti sırasında parsel numaralarının karıştırılması sonucunda dava konusu 566 parsel sayılı taşınmazda davacı taraf lehine kullanım şerhi verilmesi gerekirken, davalı taraf lehine kullanım şerhi verildiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Davacılar … ve arkadaşları, dava konusu 566 parsel sayılı taşınmazın murislerinden kendilerine kaldığını, kadastro tespiti sırasında taşınmazların kullanıcıları belirlenirken karışıklık meydana geldiğini ileri sürerek, taşınmazda lehlerine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Davalı … ise cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın davacılar tarafından hiç bir zaman kullanılmadığını, taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları, kadastro tespiti yapılırken, dava dışı 562 parsel sayılı taşınmazdan, davacıların murisi lehine kullanım şerhi verilen dava dışı 567 parsel sayılı taşınmaza kadar, kullanıcı tespitlerinde hata yapıldığını, verilen muvafakatnameler ile bir kısım dava dışı taşınmazda durumun düzeltildiğini, dava konusu taşınmazın da davacıların kullanımında olmasına rağmen davalı lehine kullanım şerhi verildiğini, taşınmazın tespit gününe kadar davacılar tarafından kullanıldığını; davalı tanıkları ise, taşınmazın çok uzun zamandır davalının kullanımında olduğunu beyan etmişlerdir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 562 ila 567 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ve taşınmazlara ait tedavüllü tapu kayıtları dosya arasına alınmamış, mahallinde yapılan keşifte, dava konusu taşınmazın kimden geldiği, tespit günü itibariyle niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğu hususunda yerel bilirkişilerden maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmamış ve dinlenen taraf tanıklarının, çekişmeli taşınmazın kullanım durumuna ilişkin çelişkili beyanda bulunmalarına rağmen bu çelişki üzerinde durulmamış ve söz konusu çelişki giderilmeksizin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın sınırındaki taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tedavüllü tapu kayıtları getirtilerek dosya arasına alınmalı, bu şekilde dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, önceki keşifte dinlenen taraf tanıkları ile HMK 31. madde uyarınca taraflardan yeniden tanık göstermeleri istenerek bu yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ve teknik bilirkişi ile ziraat mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın niteliği, dava konusu taşınmazın öncesinde ve tespit tarihi itibariyle kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanları arasında mevcut ve doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana hangi nedenle üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılarak açıklanmalı; teknik bilirkişiden, yapılan keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ile tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor ve kroki alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, tespit tarihi itibariyle taşınmazın niteliğinin ve kullanım durumunun ne olduğunu açıklayan, taşınmazın fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.