Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2019/3398 E. 2019/5489 K. 20.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3398
KARAR NO : 2019/5489
KARAR TARİHİ : 20.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında “Mahallinde 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla keşif icra edilmesi, keşif sırasında varsa mera tahsis kayıtları teknik bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanıp çekişmeli taşınmazın bu kayıtlar kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, mera tahsis kayıtları yoksa ya da taşınmaz bu kayıtlar dışında kalıyorsa komşu köylerden seçilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin kimden kime ve nasıl geçtiği, çekişmeli taşınmazın öncesinin kadim mera olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, bu kapsamda özellikle dava konusu taşınmaz bölümüne sınır olan komşu 652 ada 25 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan tapu kaydındaki mera sınırının neresi olduğunun, yine bu ve diğer komşu taşınmazların dayanağı olan kayıtlardaki tepe sınırının neresi olduğunun ve “tepe” ile yörede neyin kasdedildiğinin, bu kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun kesin olarak belirlenmesi, kadastro tutanağındaki tespitlerle keşifteki beyanların çelişmesi halinde tespit bilirkişileri dinlenilerek, yargılama boyunca dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde ise yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmeye çalışılması, taşınmazın görüntüsü ve komşu taşınmazlar ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki hakim gözleminin keşif tutanağına yansıtılması, keşfe katılacak ziraatçi bilirkişi kurulundan; çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, zilyetlikle edinilebilecek kültür arazisi olup olmadığını açıklayan, çekişmeli taşınmaz bölümü ile aynı taşınmazın davaya konu edilmeyen bölümleri ve diğer komşu parsellerle karşılaştırma yapan ve aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarını ele alan ve gerektiğinde çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş
ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, uzman fen bilirkişisinden ise, keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir ayrıntılı rapor alınarak, çekişmeli taşınmazın imar-ihya öncesi niteliği ile imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte tamamlandığının, zilyetliğin başlangıcının ve sürdürülüş biçiminin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Yargılama sırasında taşınmazın 4706 sayılı Yasa kapsamında Hazine mallarının satışı nedeniyle 20.02.2014 tarihinde kayden Başbakanlık Toplu Konut İdaresine (TOKİ) devredilmesi üzerine davacı vekili, yeni malike karşı davaya devam edeceklerini bildirmiş ve adı geçen kurum davaya dahil edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; çekişmeli 652 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı idare adına olan tapu kaydının kısmen iptali ile fen bilirkişisi … 31.07.2018 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 35.007,49 metrekare yüzölçümlü taşınmazın ifrazı ile, aynı pafta ve ada numarası ile ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı TOKİ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu taşınmaz bölümü yönünden hükme asas olunan bilirkişi raporu doğrultusunda tarım arazisi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de denetime elverişli olmayan, soyut içerikli, incelenen hava fotoğraflarının tarihlerini belirtmeyen, kadastro paftası ile hava fotoğraflarının çakıştırması suretiyle düzenlenmiş haritaları bulunmayan bilirkişi raporlarına atıf yapılmak suretiyle, deliller tartışılmaksızın ve adeta gerekçesiz sayılabilecek şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamaktadır. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, Mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma ve bozma ilamında işaret edilen hususları eksiksiz olarak yerine getirme yükümlülüğü doğar. Somut olayda mahkemece, bozma gerekleri tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmediği gibi, çekişmeli bölümün de içinde bulunduğu 652 ada 2 parsel sayılı 193.627,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 2613 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro sırasında boz ve hali niteliği ile 1970 yılında Hazine adına tespit edildiği, tespitin 12.01.1971 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği ve tapu kaydının oluştuğu, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Geçici 4. maddesinin 3. fıkrası gereğince tanınan bir yıllık süre içinde, 26.02.1988 tarihinde açılmış olduğu; davacının talebinin de tespitten önceki sebebe dayalı olarak çekişmeli taşınmaz bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemine ilişkin olduğu göz önüne alınmak suretiyle davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının, taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı 1970 yılı itibariyle oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği üzerinde de durulmamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, dava ve tespit tarihinden öncesine ilişkin bölgeye ait tüm stereoskopik hava fotoğrafları getirtilmeli, bundan sonra, taşınmazlar başında teknik bilirkişi, 3 jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 3 ziraat mühendisi bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler (mümkün olduğunca 1945 ve öncesi doğumlu) ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ne zaman başlayıp bitirildiği, öncesinde ham ve hali arazi niteliğinde mi bulunduğu yoksa taşlık mı olduğu, Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetliğin tespit tarihine kadar 20 yıla ulaşıp ulaşmadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde
yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, komşu taşınmazların tutanakları ve dayanak tapu kayıtları getirtilip dava konusu çekişmeli taşınmazı ne şekilde sınır gösterdikleri incelenerek yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; fen bilirkişisinden, keşfi izlemeye elverişli, renkli en eski ve yeni uydu fotoğrafları ile taşınmaz ve çevresindeki komşu taşınmazları birlikte gösterecek şekilde rapor ve harita düzenlemesi istenilmeli; ziraat bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların eğimini, niteliğini, toprak yapısını ve bitki örtüsü kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, önceki zirai bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli değerlendirmeyi içeren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; rapora taşınmazı değişik yönlerden gösterir renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli; daha sonra dosya hava fotoğrafı incelemesi konusunda uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye tevdii edilerek, getirtilen hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazın öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını (öncesinin taşlık niteliğinde olup olmadığını), imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin eksik incelemeyle dayalı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.