Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2019/3264 E. 2019/5487 K. 20.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3264
KARAR NO : 2019/5487
KARAR TARİHİ : 20.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … Köyü çalışma alanında bulunan 149 ada 13 parsel sayılı 11.450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kayıt miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 18.12.2014 tarih, 2014/15562-15518 Esas ve Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece, kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmediği, kadastro tespiti sırasında 1938 tarih 115 tahrir nolu 8000 metrekare yüzölçümlü ve gayrisabit hudutlu vergi kaydının uygulanması neticesinde taşınmazın zilyet olan kayıt maliklerinin satışı nedeniyle 149 ada 4 parsel sayısı ile davacı adına tespit edildiği, dava konusu taşınmazın ise kayıt miktar fazlası olarak 149 ada 13 parsel altında ve 11.450 metrekare yüzölçümü ile tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği, dava dışı 149 ada 4 parsele uygulanan bu vergi kaydının çekişmeli taşınmaz yönünü sıvat yeri okumakta olup, kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabı mümkün bulunmadığı, ayrıca çekişmeli taşınmazın doğu sınırında bulunan 149 ada 5 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1938 tarih ve 114 tahrir nolu vergi kaydının da çekişmeli taşınmazı sıvat yeri okuduğu, vergi kayıtları resmi kayıtlar olup, aksinin ispatının aynı nitelikteki kaydın varlığına bağlı bulunduğu belirtilerek; açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, soyut beyanlar dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına karşı verilen 08.03.2018 tarihli direnme kararının davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 04.09.2019 tarih 2018/866-2019/426 Esas ve karar sayılı ilamıyla; Yerel Mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği, yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, yeni bir hüküm niteliğinde
bulunduğu, hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait bulunduğu gerekçesiyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın sınırında bulunan kadim yoldan sonra gelen 139 ada 113 parsel sayılı taşınmazın kamu orta malı (mera) olarak kayıtlı olduğu, çekişmeli taşınmazın tespitine esas alınan 1938 tarih 114 nolu vergi kaydında geçen sıvat yerinin tanık beyanlarıyla da ispatlandığı şekilde bu kısım olduğu, çekişmeli taşınmazın ise sıvat yeri denilen mera niteliğinde bulunmadığı, davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Kadastro tespiti sırasında 1938 tarih 114 tahrir nolu 8000 metrekare yüzölçümlü ve gayrisabit hudutlu vergi kaydının uygulanması neticesinde taşınmaz zilyedi olan kayıt maliklerinin satışı nedeniyle 149 ada 4 parsel sayısı ile davacı adına tespit edilmiş, dava konusu taşınmaz ise kayıt miktar fazlası olarak 149 ada 13 parsel altında ve 11.450 metrekare yüzölçümü ile ve tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı adına tescil edilen 149 ada 4 parsel sayılı taşınmaza uygulanan vergi kaydı çekişmeli 149 ada 13 parsel sayılı taşınmazı sıvat yeri okumakta olup, kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabı mümkün bulunmamaktadır. Bundan ayrı çekişmeli taşınmazın doğu sınırında bulunan 149 ada 5 ve 15 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1938 tarih ve 114 tahrir nolu vergi kaydı da çekişmeli 139 ada 113 parseli taşınmazı yönünü sıvat yeri olarak okuduğu, davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu yargıtay ilamı içeriğine göre komşu 5 ve 15 parsel malikleri tarafından kendi taşınmazlarından aynı nedenle miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilen taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanışımı zilyetliği nedeniyle dava açtığı, Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2002 tarih, 2002/8753/9310 Esas ve Karar sayılı ilamıyla sıvat yerlerinin zilyetlikle kazanılamayacağı, davacının miras bırakanı adına olan vergi kaydının sınırlarıyla bağlı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Vergi kayıtları resmi kayıtlar olup, aksi ispati aynı nitelikteki kaydın varlığına bağlıdır. Kaldı ki; çekişmeli 139 ada 113 parselin sınırda bulunan yoldan sonra gelen 139 ada 113 ve 148 ada 9 parsel sayılı taşınmazların eylemli olarak mera niteliğinde bulunması karşısında çekişmeli taşınmazında sıvat yeri (köylülere ait hayvanların devamlı olarak sulanıp dinlendirildiği yerler)olarak kullanılmasının da hayatın olağan akışına uygun buluduğu, hal böyle olunca; eldeki davadada davanın reddine karar verilmesi gerekirken, soyut beyanlar, komşu taşınmazlara uygulanan kayıtlar, dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.