Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2019/2782 E. 2021/5489 K. 21.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2782
KARAR NO : 2021/5489
KARAR TARİHİ : 21.06.2021

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “çekişmeli taşınmazın yüzölçümü 52.746,00 metrekare olup, tespitte uygulanan tapu kayıtlarının yüzölçümünün ise 9.190,00 metrekare olduğu karara esas alınan pay raporu incelendiğinde, tespit maliki … oğlu…’in 36/360 olan pay oranının 522.547.200/6.767.296.000 pay karşılığı 27/360’a düşürüldüğünün görüldüğü, diğer tespit maliklerinden … oğlu … ve …ile … torunu …, … ve …’nin pay oranlarının ise korunduğu ancak diğer tespit maliklerinin pay oranlarında artışlar olduğu; davacılar … … ile …, … …, … ve …’e toplam 77,85/360 pay oranı karşılığı pay verildiğinin anlaşıldığı, kararda, tespit maliki … oğlu… mirasçılarına verilen pay oranının düşürülmesinin nedeninin açıkça tartışılıp değerlendirilmediği, kaldı ki, bu paya yönelik mirasçılarına yöneltilerek açılmış bir dava da bulunmadığı, ayrıca … oğlu … mirasçısı … tarafından, sonradan talep ve davası azaltılmış olmakla birlikte, başlangıçta, amcası … oğlu … payı dışındaki, tespit paylarına esas alınan tapu kayıtlarının hukuki değerlerini korumadıkları iddia edilmişse de, tüm tespit maliklerine husumet yöneltilmediği, yargılama devam ederken çekişmeli taşınmazın … … oğlu … Uncu adına 01.08.1969 tarihinde tapuya tescil edildiğinin anlaşıldığı, bu tescilin, yok hükmünde olup hiçbir hukuki değeri olmamakla birlikte, mirasçılarının davadan haberdar edilmediği açıklanarak, Hazine adına tespit edilen 180/360 pay dışında, tapu kayıtları nedeniyle kişiler adına tespit edilmiş payların da davaya konu olduklarının kabulü ile tüm tespit maliklerinin mirasçıları belirlenerek tamamının davaya dahil edilmeleri zorunlu görüldüğünden tüm tespit maliklerinin mirasçılarına husumet yaygınlaştırılıp davaya katılmalarının sağlanması ve bildirecekleri tüm delillerin dosya içine getirtilmesi, bundan sonra; yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve uzman fenni bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılması, yapılacak bu keşifte, kadastro tespitinin dayanağını oluşturan tapu ve vergi kayıtlarının köyü, mevkii ve tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanmaya çalışılması, gösterilen sınırların uzman fen bilirkişisine işaret ettirilmesi, bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanıkla kanıtlama olanağının sağlanması, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın hangi tarihten beri, ne sıfatla, kimin zilyetliğinde olduğu, taraflar arasındaki akdi veya irsi ilişkilerin neler olduğu gibi hususlar olaylara dayalı olarak sorulup saptanmaya çalışılması, uzman fen bilirkişisinden keşif ve yapılan uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar işaretlenmiş ayrıntılı rapor alınması, bu şekilde yapılacak araştırma, inceleme ve uygulama sonucunda toplanan ve toplanacak tüm deliller tartışılıp değerlendirilerek; dayanak kayıtların kapsamının belirlenmesi, çekişmeli taşınmazı kısmen veya tamamen kapsayıp kapsamadıklarının açıklığa kavuşturulması, çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin niteliği ve süresine göre dayanak tapu kayıtları kapsamında kalan bölümler yönünden tüm payların ayrı ayrı hukuki değerini koruyup korumadığı ve hukuki değerini kaybeden payların kimin yararına hukuki değerini kaybettiği, tapu kayıtlarında açıkta kalan ve Hazine adına tespit edilmiş 180/360 pay yönünden edinme koşulların oluşup oluşmadığı ile oluşmuşsa kimlerin adına oluştuğu; dayanak tapu kayıtları kapsamında kalmayacağı kabul edilecek bölümler yönünden kişiler yararına edinme koşulların oluşup oluşmadığı üzerinde durulması, bundan sonra, açılan davaların kapsamı, davacı … katılanların sonraki talepleri, kendilerine ait paylar yönünde tutanaklara geçen beyanları ve taraflar arasında doğan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın değişik kabulü ile çekişmeli 462 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile; bilirkişi Nurettin Delibalta’nın 13.06.2016 havale tarihli raporunda belirtildiği üzere taşınmazın tamamının 16.128.000 hisse kabul edilmek suretiyle hüküm yerinde gösterilen payları oranında; … … oğlu … mirasçıları, … … oğlu … mirasçıları, … Mehmetbey oğlu … mirasçıları, … Mehmetbey oğlu …, Abdullah oğlu … mirasçıları, … Salihbey Mirasçıları, … mirasçıları, … … … mirasçıları, Derviş Aytemiş mirasçıları, … mirasçıları, … … mirasçıları, … kızı … mirasçıları, … mirasçıları, … oğlu … mirasçıları, … oğlu … mirasçıları, … oğlu … ve … mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili, davalı … vekili, davalı … A. Ş. (… Varlık Yönetim A.Ş) Vekili, davalı/müdahil davacılar …, …, … ve … vekili, davalı … vekili, … mirasçıları … ve müşterekleri ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine 1.11.2018 tarihli ek karar ile … vekili’nin, 01.03.2018 tarihli ek karar ile …’ın temyiz isteğinin reddine karar verilmiş, bu kez Mahkeme’nin ek kararları davalı … vekili ile … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hükmü temyiz yetkisi kural olarak davanın taraflarına ait olup, temyiz kanun yoluna başvuran davalı … A. Ş. (… Varlık Yönetim A.Ş) Vekili ile … mirasçıları … ve müşterekleri, taşınmazın tespit maliki olmadıkları gibi, taşınmaz hakkında açılmış bir davaları ya da açılmış olan davaya yöntemince bir katılımları da bulunmadığına ve verilen hükümle de aleyhlerine bir hukuki durum oluşturulmadığına göre temyiz inceleme istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2- Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere göre, davalı …’nın 01.11.2018 tarihli, …’ın 01.03.2018 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararlara yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan ek kararların ayrı ayrı ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz eden …’dan ve aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edenden ve 59.30 TL temyiz karar harcının temyiz eden …’dan alınmasına,
3- Davalı … vekili, davalı … vekili, davalı/müdahil davacılar …, …, … ve … vekili’nin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma ilamında tüm tespit maliklerinin mirasçılarına husumetin yaygınlaştırılması gereğine değinildiği halde … oğlu … kızı … mirasçısı …, ……, … oğlu … oğlu … mirasçıları, … oğlu … mirasçılarından … ve …, … oğlu … mirasçıları, … oğlu … mirasçıları, … oğlu … ile … torunu … mirasçılarından … …’na husumet yöneltilmemiş, taraf koşulu yerine getirilmeksizin karar verilmiştir. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; “tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünden hangi davacı yönünden hangi vakılara dayanıldığı, kimin davası yönünden hangi hukuki nedenlere dayalı olarak karar verildiği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmadığı gibi gerekçede sözü edilen rapordan da bu husus denetlenememektedir.
Hal böyle olunca, davacı tarafa yukarıda sözü edilen kişilere davasını yöneltmek suretiyle yöntemince taraf teşkilini sağlaması için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde adı geçen mirasçılardan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı, bundan sonra her bir davacının iddiasının ne olduğu, hangi paya yönelik istekte bulundukları üzerinde önemle durulmalı, bu kapsamda davacı … Payam başlangıçta … oğlu … dışındaki paylara dava açmış olmakla birlikte yargılama sırasında iddiasını sınırlandırdığı anlaşılmakla bu husus göz önünde bulundurulmalı, dava kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğuna göre uyuşmazlığın tespit günü itibari ile çözüme kavuşturulacağı, dolayısı ile tespit gününden sonraki tarihli satın alma senetlerine değer verilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilmeli, bundan sonra her bir davacının iddiasının ne olduğu, kimin iddiası yönünden hangi kabullere dayalı karar verildiği karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler gözardı edilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, karar başlığında her bir davacı ya da mirasçılarının ayrı ayrı gösterilmesi zorunluluk arzettiği halde, bir kısım davacıların karar başlığında gösterilmeyip, bir kısmının ise davalı yanda gösterilmek sureti ile 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı şekilde karar başlığı oluşturulması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.