Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2019/1672 E. 2019/4900 K. 27.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1672
KARAR NO : 2019/4900
KARAR TARİHİ : 27.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucunda Turhal İlçesi Kızkayası Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı … adına kayıtlı bulunan eski 538 parsel sayılı 5.758,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 104 ada 36 parsel numarasıyla ve 5.691,11 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı … ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski 221 parsel sayılı 5.850,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 104 ada 29 parsel numarasıyla ve 5.931,89 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı … adına tapuda kayıtlı bulunan eski 228 parsel sayılı 5.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 104 ada 37 parsel numarasıyla ve 5.672,08 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, uygulama kadastrosu sonucunda kendisine ait taşınmazının yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalılara ait taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eş değer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davalarda husumetin, davacıya ait taşınmazda eksilmeye neden olan taşınmazların tüm maliklerine birlikte yöneltilmesi gerekir. Somut olayda davacı, kendisine ait taşınmazdaki yüzölçüm eksilmesinin taşınmazına komşu çekişmeli 104 ada 29 ve 37 parsel sayılı taşınmazlardan kaynaklandığı iddiası ile 104 ada 37 parsel sayılı taşınmazın maliki … ve 104 ada 29 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden …’a husumet yönelterek dava açmıştır. Çekişmeli 104 ada 29 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden … dışındaki diğer paydaşlar …’a husumet yöneltilmemiş, adı geçen tapu malikleri davada taraf olmamışlardır. Bu duruma göre, yöntemince taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine
getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün değildir. Öte yandan, mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma da yapılmamış; fen bilirkişilerinin uyuşmazlığı çözmekten uzak ve hüküm kurmaya elverişli bulunmayan raporuna dayanılarak karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; öncelikle davacıya, çekişmeli 104 ada 29 parsel sayılı taşınmazın malikleri olan …’ı davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, dahili davalılardan savunma ve delilleri sorulmalı, sunmaları halinde delilleri toplanmalı, bundan sonra, yukarıda belirtilen belge, harita ve fotoğraflardan eksik olanların dosya arasına getirilmesi sağlanmalı ve sonrasında mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların doğal ya da yapay sınırlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli; harita mühendisi bilirkişi kuruluna, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yaptırılarak, tesis paftası, uygulama paftası ve ifraz haritaları çakıştırılmak suretiyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, taraf teşkili sağlanmaksızın ve yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.