Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/583 E. 2020/6494 K. 28.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/583
KARAR NO : 2020/6494
KARAR TARİHİ : 28.12.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Davacı …, … İli … İlçesi … Köyü çalışma alanında bulunan ve 1980 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazlar hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilen 656 parsel sayılı taşınmazın 16.04.2013 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekindeki krokide (B) harfi ile gösterilen 16.044,45 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 10.680,20 metrekare yüzölçümlü kısımlarının, yine idari yoldan Hazine adına tescil edilen 684 parsel sayılı taşınmazın aynı bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 23.544,94 metrekare, (C) harfi ile gösterilen 3.727,80 metrekare, (F) harfi ile gösterilen 9.222,90 metrekare ve (E) harfi ile gösterilen 710,95 metrekare yüzölçümlü kısımlarının tapusunun iptali ile ayrı ayrı parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (G) ile gösterilen kısım yönünden davanın reddi ile bu kısmın orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 16.04.2013 tarihli rapor ekindeki krokide (A, B, C, D, E ve F) harfi ile işaretlenmiş taşınmaz bölümleri üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, davaya konu taşınmazın niteliğine, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekline ve süresine ilişkin olarak 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan rapor aldırılmamış, yine söz konusu hususların tespiti amacıyla, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi dönemlere ilişkin en az 3 adet hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilerek streoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi-fotogrametri bilirkişi eliyle inceleme yapılmamış, dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda somut verilere dayalı bilgiler içermeyen, yalnızca dava konusu taşınmaz üzerindeki bitki türlerini ve yaşlarını incelemekle yetinilen, taşınmazın öncesinde imar ve ihya edilip edilmediğini belirlemekten uzak ziraatçi raporu hükme esas alınmış, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman, nasıl, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında mahalli bilirkişilerden maddi olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmamış, taşınmazlara sınır olan 253 ve 251 parsel sayılı taşınmazların dayanakları getirtilerek uygulanmamış, taşınmazların çevresinde dere bulunmasına rağmen jeolog bilirkişiden rapor alınmamış, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilen 656 ve 684 parsel numaralı taşınmazların davaya konu alanlara isabet edip etmediği denetime elverişli fen bilirkişisi raporu ile belirlenmemiş, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmazların sulu arazi mi yoksa kuru arazi mi olduğu sorulup açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle taşınmaz bölümlerine ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca taşınmaz bölümlerine komşu olan 253 ve 251 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları celbedilmeli, davacının daha önce zilyetlikle edindiği taşınmazların sulu arazi mi yoksa kuru arazi mi olduğu sorularak açıklığa kavuşturulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, yerel bilirkişiler ve tanıklarla jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi ve fen bilirkişinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini, üzerlerindeki bitki örtüsünü ve varsa ağaçların cinslerini ve yaşlarını, zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, taşınmaz bölümlerinin her yönünden çekilmiş renkli fotoğraflarını içeren, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, uydu ve hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümlerinin niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir ve uygulanan kayıtların kapsadıkları alanları gösterir şekilde krokili rapor aldırılmalı, komşu 253 ve 251 parsel sayılı taşınmazların oluşumundaki dayanak kayıt ve belgeler uygulanmak suretiyle davaya konu taşınmazların bulunduğu sınırı ne olarak okuduklarının belirtilmesi ve ayrıca tapulu taşınmazın yeniden tescil edilmesi mümkün olmadığından, davaya konu taşınmazları Hazine adına tescil edilen 656 ve 684 parsel numaralı taşınmazlarla çakıştırılmış şekilde gösteren krokinin tanzim edilmesi istenmeli; jeolog bilirkişisinden, taşınmazın dereyatağından kazanılıp kazanılmadığı ve halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra, davacı adına belgesiz zilyetlik yoluyla tespiti yapılan taşınmazların sulu arazi mi yoksa kuru arazi mi olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde sulu ve kuru araziden edinilebilecek taşınmaz sınırı gözetilmek suretiyle, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.