Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2018/5292 E. 2021/2644 K. 24.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5292
KARAR NO : 2021/2644
KARAR TARİHİ : 24.03.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, … İlçesi…Mahallesi çalışma alanında bulunan 1711 parsel sayılı 10.097,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 154 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı miktar fazlası olarak, davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı … mirasçıları, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davacılar adına veraset ilamındaki miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak, tapu kayıt maliki Hazine aleyhine, taşınmazın hisseleri oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın, 6831 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacıların dayandıkları tapu kaydı ile tespite esas alınan tapu kaydı tedavülleri ile birlikte getirtilerek mahallinde yöntemince uygulanmamış, revizyon durumları sorulmamış, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilmemiş, dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğrafları bu konuda uzmanlığı bulunup bulunmadığı anlaşılamayan orman mühendisi tarafından sadece taşınmazın orman vasfında olup olmadığıyla sınırlı olarak incelenmiş, bu konuda uzman jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış, nizalı taşınmazın doğu ve batı sınırında orman bulunmasına rağmen yöntemine uygun orman araştırması yapılmadığı gibi, hükme esas alınan orman bilirkişi raporu kendi içinde çeliştiği halde söz konusu çelişki de giderilmemiş ve soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile taşınmazın kullanım durumunu ve toprak yapısını açıklama bakımından yetersiz ve denetime elverişli olmayan ziraatçi bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, tespite esas alınan 20.11.1939 tarih ve 13 numaralı tapu kaydı ile davacı tarafın dayandığı Ağustos 1934 tarih ve 50 sıra numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritaları ile birlikte getirtilmeli, davacının dayandığı tapu kaydının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği araştırılmalı, varsa revizyon gördüğü parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları celp edilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, üç … mühendisi, bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve bir fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının varsa haritası uygulanıp kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli, tapu kaydının haritası bulunmuyor ya da uygulanma kabiliyeti yoksa sınırlarına itibar edilerek, tapu kaydının tüm sınırları tek tek okunup yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle mahallinde uygulanmaya çalışılmalı, uygulamada komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, keşifte gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaret ettirilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulamasına ilişkin sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; orman bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu, 6831 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olup olmadığı değerlendirilmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilerce incelenip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı belirlenmeli; teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bu şekilde, varsa revizyon gördüğü parseller de göz önüne alınarak dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı kesin olarak belirlenmeli; uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde, yöntemince zilyetlik araştırması yapılmalı ve bu bağlamda, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin orman olup olmadığı, ormandan açılıp açılmadığı hususlarında mahalli bilirkişiler ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; … mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın niteliğiyle ilgili önceki tarihli … bilirkişi raporunu da irdeleyen, taşınmazın tarımsal niteliğini bildirir, taşınmazın farklı nitelikteki bölümleri ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının ve kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine çalışılmalı; taşınmazın öncesinin orman olduğunun anlaşılması halinde, tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunu’nun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 Esas, Karar; 14.03.1989 gün ve 35/13 Esas, Karar ve 13.06.1989 gün ve 7/25 Esas, Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.